Social, political and economic problems resulted from squatter housing are one
of the main study areas of different disciplines in Turkish urbanization literature. In
addition, there seems to be more projects in recent years carried out by some local
governments in order to deal with urbanization problems. Urban renewal projects are
one of those which are seen as solution to these problems.
This thesis argues that there are two important issues which are not considered.
Firstly, it is argued that a renewal project which does not take the social issues into
consideration fails to realize a real change in urban areas. Secondly, it is of importance
to make people’s participation in the planning and application process. Because the
success of these projects will depend on people’s knowledge about and participation in
them since they will be the most affected group by renewal projects. Women actually
are the main group affected by these projects because their lives are mainly limited by
their houses and neighborhoods. Therefore, this thesis argues that local governments
have to take women’s ideas into consideration while planning and applying these
projects.
The main objective of this research is to investigate if local governments have
administration policies which take gender and participation issues into consideration.
This investigation will be realized by researching women’s views about the Tarlabası
Renewal Project and their ideas on its affects over their lives. Additionally, this thesis
aims at discussing whether physical renewal is an adequate process in dealing with
problems which are created by unplanned urbanization and squatter housing.
Türkiye’de kentlesme literatürü incelendiğinde özellikle gecekondulasmanın yarattığı sosyal, siyasal ve ekonomik sorunların tespitine yönelik arastırmaların farklı disiplinlerin önemli çalısma alanlarından birini olusturduğu görülmektedir. Bununla birlikte bu sorunların çözümüne yönelik olarak son yıllarda bazı büyüksehir belediyelerinin yürüttüğü projeler dikkat çekmektedir. Bunların basında ‘kentsel dönüsüm projeleri’ gelmektedir ve bu projeler sadece gecekondulasma değil gecekondu olgusunun beraberinde getirdiği diğer sorunlara da bir çözüm olarak görülmektedir. Ancak bu arastırma, projelerin uygulanmasında iki önemli hususun göz ardı edildiğini savunmaktadır. Birincisi; sosyal değisimi içermeyen bir dönüsüm projesinin sadece fiziksel bir değisim yaratacağı ve sosyal dönüsümü gerçeklestirmede basarısız olacağıdır. İkincisi de bu projelerin basarıya ulasabilmesinde halkın katılımının sağlanmasının çok önemli bir unsur olduğudur. Çünkü insanların yasam alanlarında yapılacak değisimleri bundan etkilenecek olan bireylerin bilgisi ve katılımı dısında gerçeklestirmeye çalısmak belli bir direnise ve projelerin basarısızlığına yol açabilecektir. Kentsel dönüsüm projelerinden etkilenecek olan en önemli grup aslında kadınlardır. Çünkü kadınların yasamı büyük ölçüde ev ve çevresiyle sınırlıdır. Bu nedenle yerel yönetimler ürettikleri politikalarda özellikle kadınların düsünce ve taleplerini göz önünde bulundurmalıdır. Bu arastırmanın temel amacı, kentsel dönüsüm projesinin uygulanacağı alanlarda yasayan kadınların bu projeye bakıs açılarından ve kendi hayatlarını nasıl etkileyeceği ile ilgili düsüncelerinden hareketle yerel yönetimlerin toplumsal cinsiyet faktörünü ve katılımı dikkate alan bir politikaya sahip olup olmadıklarını incelemektir. Ayrıca kentsel dönüsüm için fiziksel mekânın değisiminin yeterli olup olmadığı, gerçek anlamda bir kentsel dönüsüm sürecinde kadının konumunun irdelenmesi hedeflenmektedir. Bu çerçevede İstanbul’un Tarlabası semtinde bir alan arastırması gerçeklestirilmistir.