Özet:
Amaç: Canabis sativa ve çeşitli kısımlarının antioksidan ve antiinflamatuar özellikler 
gösterdiği geçmiş çalışmalarda bildirilmiştir. Bu çalışmada da (Canabis sativa) kenevir 
tohumu yağının, sıçanlarda Deneysel Myoglobünürik Akut Böbrek Hasarı (MABH) modeli 
üzerine etkilerini incelemek amaçlandı. 
Metod: Deney için 260-370 g ağırlığında 12 haftalık Wistar Albino erkek sıçan, randomize 6 
grupta 10’ar adet olmak üzere 60 tane sıçan kullanıldı. Böbrek hasarı, çalışmanın yedinci 
gününde sham grubu hariç diğer gruplara %50’lik hipertonik gliserolün (8 ml/kg/gün), 
sıçanların her iki arka bacağına eşit olarak intramuskular enjeksiyonla oluşturuldu. Sham 
grubuna, intramuskular salin 8 ml/kg/gün uygulandı ve salin uygulamasından 1, 24 ve 48 saat 
sonra oral yoldan distile su verildi. Deneklerin gliserol ve salin uygulamasından 24 saat önce 
besin ve su erişimi engellendi. Gliserol grubuna, gliserol uygulamasından 1, 24 ve 48 saat 
sonra oral yoldan 3 ml/kg//gün miktar distile su veridi. G+KCS3 ve G+KCS6 grupları: Kısa 
süreli düşük doz ve yüksek doz tedavi gruplarında ratlara çalışmanın yedinci günü gliserol 
uygulandı. Gliserol uygulamasından 1, 24 ve 48 saat sonra oral gavaj ile 3ml /kg/gün- 6 
ml/kg/gün dozunda kenevir tohumu yağı verildi. G+UCS3 ve G+UCS6 gruplarında 10 gün 
boyunca oral gavaj ile 3ml/kg/gün-6 ml/kg/gün dozunda kenevir tohumu yağı uygulandı. 
Çalışmanın yedinci gününde gliserol uygulamasından 1, 24, 48 saat sonra 3 ml/kg/gün- 6 
ml/kg/gün kenevir tohumu yağı uygulamasına devam edildi. İlk gliserol enjeksiyonundan 
sonra hayvanların serbest diyet ve su alımı sağlandı. Gliserol uygulandıktan 72 saat sonra kan 
ve doku örnekleri alınarak çalışmanın onuncu günüde hayvanlar sakrifiye edildi. Sakrifiye 
edilen ratlarda böbrek fonksiyon testleri kanda (BUN, Kreatinin), böbrek dokusunda MDA, 
MPO, CAT, SOD, GSH, TNF-α, IL-1β, IL-6, HIF-1α ve kaspaz-3 biyokimyasal parametreleri 
çalışıldı. Ayrıca böbrek dokusu histopatolojik değerlendirmede böbrek hasar derecesi 
değerlendirildi. 
xiv 
Bulgular: Biyokimyasal analizler sonucunda, tedavi gruplarında kan kreatinin, BUN, doku 
MDA, MPO, HIF-1α, caspase-3, TNF-α, IL-6 ve IL-1β düzeylerinin gliserol grubuna kıyasla 
anlamlı düzeyde azaldığı; GSH ve CAT düzeylerinin ise arttığı saptanmıştır (p<0,001). 
Histopatolojik incelemelerde de nekroz, konjesyon, mononükleer infiltrasyon ve bowman 
kapsül genişlemesinde tüm tedavi gruplarında belirgin iyileşmeler gözlenmiş olup sham 
grubuna en yakın doku örnekleri G+ UCS6 grubunda saptandı. 
Sonuç: Kenevir tohumu yağının oral kullanımının, olasılıkla antioksidan, anti inflamatuar, 
anti apoptotik özellikleri sebebiyle, sıçanlarda gliserolle indüklenen Akut böbrek hasarındaki 
biyokimyasal ve histopatolojik bulguları tersine çevirdiğini söyleyebiliriz. Çalışmamız 
bulguları ışığında; insanlarda da kenevir tohumu yağının oral kullanımının miyoglobinürik 
akut böbrek hasarında biyokimyasal ve histopatolojik sonuçları olumlu yönde 
değiştirebileceğini düşünmekteyiz.