Özet:
Amaç: Bu çalışmanın amacı deneysel olarak Atopik Dermatit (AD) oluşturulan ratlarda soğuk atmosferik plazma (SAP) tedavisinin bazı moleküler belirteçler üzerindeki etkisini incelemektir.
Gereç ve Yöntem: Bu çalışmada yeni doğan 24 adet rat kullanılmıştır. 8 adet yeni doğan rat kontrol grubu olarak belirlenip, geri kalan 16 yeni doğan rata doğumdan hemen sonra Kapsaisin uygulaması yapıldı ve AD oluşması için 6 hafta normal bakım ve besleme koşullarında barındırıldı. AD oluşan ratlardan 8 adeti SAP uygulanmaksızın AD grubu olarak belirlenerek bakım ve beslemesine devam edildi, 8 adeti ise SAP grubu olarak belirlenerek 5 kez SAP tedavisi iki bölgeden toplam 3 er dakika uygulandı. Uygulamalar sonunda 3 gruptan da genel anestezi altında kan ve deri örnekleri toplandı. Ardından alınan kan örneklerinden serumları ayrılıp ELISA yöntemi ile IgE, IL-13 ve IL-4 analizleri yapıldı, alınan deri örneklerinden histopatalojik inceleme yapıldı, ek olarak qRT-PCR yöntemi ile Atopik Dermatitin patogenezinde önemli rol oynayan antimikrobiyel peptidlerden Defensin 1, Defensin-2 ve katelisidin (LL-37) ile reseptörlerden Aril Hidrokarbon reseptörü (AHR) ve lipidlerin oksidasyonundan sorumlu genleri kontrol eden Peroksizom Proliferatör ile Aktive olan reseptörlerden PPARα gen ekspresyon düzeyleri belirlendi.
Bulgular: Histopatolojik olarak değerlendirildiğinde AD ve SAP gruplarının tamamında AD oluştuğu belirlendi. Analiz edilen keratin artışı, epitelde spongioz dejenerasyon, kıl foliküllerinde atrofi, retelerde derinleşme ve eozinofil lökosit skorları parametreleri karşılaştırıldığında SAP grubunda kontrol grubuna çok yakın bulgular elde edildi. Kan örneklerinden yaptığımız ELISA testleri sonucunda parametreler değerlendirildiğinde SAP ve kontrol grubu bulgularının paralel seyrettiği görüldü. Gen düzeyindeki araştırmalarda ise AD, SAP ve kontrol grubunda LL-37 (KAMP)ve Defensin-1 geninin ekspresyon düzeyleri incelendiğinde gruplar arası istatistiki bir fark saptanamadı. AHR gen ifadelenmesinin AD grubunda anlamlı derecede azaldığı ve kontrol grubundan daha düşük ifadelendiği saptandı. Defensin-2 gen ekspresyonu ise AD grubunda kontrol ve SAP tedavi grubundan daha düşük bulundu. PPARα geninde ise SAP tedavi grubunda diğer gruplaradan düşük ifadelendiği belirlendi. AD grubu PPARα gen ekspresyonunun diğer gruplardan yüksek olduğu görüldü.
Sonuç: SAP tedavisi deneysel oluşturulan AD modelinde ratlarda IgE, IL-13 ve IL-4 düzeylerinde değişikliğe neden oldu. SAP tedavisinin hem biyokimyasal hem de histopatolojik olarak iyileşmeye neden olduğu makroskobik ve mikroskobik olarak doğrulandı. Bu yönüyle SAP uygulanmasının AD tedavisinde etkinliği gösterilmiş oldu. AD patogenezinde rol oynayan genlerden AHR, Defensin-2 ve PPAR- gen ekspreyonları üzerine etkileri olduğu gözlenmiştir. Bu çalışmanın sonucunda ulaşılan bilgiler ışında hayvanlarda ve insanlarda önemli bir problem olan AD tedavisinde yenilikçi bir yaklaşım olan SAP’ın klinik uygulamalarda destek tedavisi olarak önerilme potansiyelinde olduğu ortaya konmuş oldu.