Özet:
Amaç: Hall Teknik (HT) ile tedavi edilen süt molar dişlere sahip çocuklarda oklüzyona ilişkin
değişim mekanizmasının belirlenerek, bu mekanizmanın temporomandibular eklem (TME)
ve masseter kas üzerine olan etkisinin değerlendirilmesi hedeflenmiştir.
Gereç ve Yöntem: Daha önce HT ile tedavi edilmemiş, 5-9 yaş arası, pulpa ile ilişkisi
olmayan dentin çürüğüne sahip süt azı dişleri bulunan çocuklar çalışmaya dahil edilmiştir. İlk
ziyarette, hastaların TME ve masseter kas ile ilgili şikayetleri Amerikan Çocuk Diş Hekimliği
Akademisi (AAPD) Kriterlerine göre, muayene bulguları ise Helkimo Klinik Disfonksiyon
İndeksi’ne göre kaydedilmiştir. Oklüzal vertikal boyut (OVB), süt kanin dişler referans
alınarak dijital kumpas ile ölçülmüştür. HT öncesinde hastaların ağız içi ölçüleri alınarak alçı
modeller elde edilmiş ve STL formata çevrilerek dijital ortama aktarılmıştır. Ardından, HT
uygulanmış ve hemen sonrasında, 1.ayda ve 3.ayda tüm ölçümler ve değerlendirmeler
tekrarlanmıştır. Farklı zamanlarda alınan dijital modellerin analizi ve zaman içinde dişlerin
konumlarındaki değişiklikleri ölçmek için Rapidform2006 yazılımı kullanılmıştır. Çalışmaya
katılan çocuklara Hall Teknik uygulaması hakkındaki düşünceleri ile ilgili olarak 3. ayda
anket yapılmıştır. Veri analizinde demografik ve klinik bulguların açıklanması için frekans,
yüzde, ortalama ve standart sapma analizleri kullanılmıştır. Sürekli veri analizinde, tekrarlı
ölçümlerde ANOVA Testi ve bağımsız örneklem t-testi kullanılmıştır. Tip 1 hata seviyesi
p<0,05 olarak alınmıştır.
Bulgular: Çalışmaya dahil edilen 28 hastanın yaş ortalaması 6,4±1,1 olarak tespit edilmiştir.
Hastaların %10,7’sinde (n=3), 1. ayda ılımlı TME disfonksiyonu tespit edilmiştir. 3. ayda
hiçbir çocukta TME disfonksiyonu tespit edilmemiştir. Başlangıç OVB ortalaması
(3,3±0,9mm) ile 1.ay OVB ortalaması (2,9±1mm) ve 3.ay OVB ortalaması (3,1±1mm) arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunmuştur (p<0.001). Hall Teknik uygulanan
dişlerde ve antagonist dişlerde 1. ay ve 3. ay hacim ortalamaları tedavinin hemen sonrasındaki
hacim ortalamasından istatistiksel olarak anlamlı derecede daha düşük bulunmuştur.
(p<0,001). HT uygulaması sonrasında, HT uygulanan dişlerde 3 ay içerisinde 14,5±9,0 mm3
hacim azalması meydana gelirken; antagonist dişlerde bu değer 7,3±6,9 mm3 olarak tespit
edilmiştir (p<0,001). HT uygulanan dişlerde, hacim değişim ortalamaları açısından maksiller
ve mandibular dişler arasında anlamlı bir farklılık yokken (p=0,92), antagonist dişlerde
anlamlı farklılık bulunmaktadır (p=0,04). Hastaların %92,9’u HT ile tedavi edilen dişinden
memnun veya çok memnun olduklarını belirtmişlerdir.
Sonuç: Hall Teknik uygulaması ile artan oklüzal vertikal boyutun zamanla azalmasında, HT
uygulanan dişlerde daha çok olmak üzere karşılıklı her iki dişte de meydana gelen intrüzyon
rol oynamaktadır. Çalışmamıza katılan hastaların büyük çoğunluğu HT uygulamasından
memnundur ve takip edilen 3 ay içerisinde hastalarda orta veya şiddetli TME disfonksiyonu
tespit edilmemiştir. Oklüzyonda meydana gelen değişimin hastalar üzerinde olumsuz
etkilerinin tespit edilmemesi, HT uygulamasının kabul edilebilir bir tedavi seçeneği olduğunu
düşündürmektedir.