Felsefe tarihi içerisinde dil, düşünce ve dünya ilişkisi ve doğurduğu problemler, önemini hiç kaybetmeden, her çağda farklı şekillerde ele alınıp incelenmiştir. Bununla birlikte dil, düşünce ve dünya ilişkisine anlamın da dahil edilmesiyle, dil felsefesinin başladığı söylenebilir. İşte on sekizinci yüzyıldaki empirist filozoflar, bu sürecin başlangıç noktasında bulunurlar. Dil felsefesi içinde onların yaklaşımına, ideci yaklaşım adı verilmektedir. Burada özellikle dış dünyadaki şeyler, onların zihindeki karşılığı olarak ideler ve idelerin temsilcisi olan sözcükler arasındaki ilişkiye bakılmıştır. Bu bağlamda Locke, Berkeley ve Hume'un görüşleri büyük önem taşımaktadır. Elbette bu başlangıçta, Platon'un, Aristoteles'in, tümeller tartışmasının ve Descartes'ın düalist yaklaşımın büyük payı vardır. Dil felsefesindeki çalışmalar, on sekizinci yüzyıldaki ideci yaklaşımın ardından göndergeci, davranışçı ve pragmatik yaklaşımlarla günümüze kadar sürmüştür. Bu dönemde anlam, sözcükten ziyade cümle, kullanım, davranış ve eylem gibi bağlamlarda ele alınmıştır.
In the history of philosophy, the relationship between language, thought and the world and the problems it creates have been handled and studied in different ways in every age without losing their importance. However, it can be said that the philosophy of language begins with the inclusion of meaning in the relationship between language, thought and the world. The empiricist philosophers of the eighteenth century are at the starting point of this process. Their approach within the philosophy of language is called the theory of ideas. Here, the relationship between the things in the external world, the ideas as their counterparts in the mind, and the words that represent the ideas has been examined. In this context, the views of Locke, Berkeley and Hume are of great importance. Of course, in this beginning, the views of Plato and Aristotle, the discussion of universals and Descartes' dualist approach played a large part. Studies in the philosophy of language have continued until today with reference theory, behaviorist and pragmatic approaches, following the ideological approach in the eighteenth century. In this period, meaning was discussed in contexts such as sentence, use, behavior and action rather than words.