Bu yüksek lisans tez çalışmasında zorunlu göçü deneyimleyen Suriyeli kadınlar
özelinde, göçte kadın deneyimlerinin anlaşılması, göç sonrası hayatta kadınların kadınlara
özgü karşılaştığı engellerin, dışlanmaların ortaya konulması ve son olarak çalışma hayatında
göçmen kadınların patriyarkal kapitalist toplumda göçmenlik ve kadınlık konumlarının
kesişimine dayalı deneyimlerinin analizi yapılmıştır. Çalışmanın gerçekleştiği kentin
göçmenlerin menşei ülkesiyle olarak benzerliklerinin göç sürecine etkisi de incelenmiştir.
Bu amaçla 2020 yılının Eylül ayında Şanlıurfa’nın kent merkezinde bulunan Haliliye,
Eyyübiye ilçelerindeki, Bağlarbaşı, Bahçelievler, Yenişehir, Sırrın semtlerinde yaşayan, yaş
grubuna, medeni durumuna, çalışma durumuna, hukuki statüsüne ve etnisiteye bağlı olarak
farklılaşan, 45 Suriyeli kadınla yüz yüze derinlemesine görüşmeler gerçekleştirilmiştir.
Suriyeli kadınların sosyal uyum ve kabul süreçlerinde ataerkil baskı ve sömürülere maruz
kaldığı bununla birlikte göçmenlik konumlarından ötürü hem yerleşik kadınlar hem de
erkekler tarafından dışlandığı anlaşılmıştır. Çalışma hayatına giriş ile birlikte hem menşei
ülkenin ataerkil ilişkilerinin hem de Türkiye’nin patriyarkal kapitalist toplum yapısının
göçmen kadın emeğinin konumlanmasını şekillendirdiği tespit edilmiştir. Suriyeli kadınlar
göçü, Suriyeli erkeklerden farklı ve daha dezavantajlı deneyimlemekte, patriyarkal kapitalist
toplum yapısında göçmenlik ve kadınlık kimliklerinin kesişimiyle yeni bir konumsallığı ve
bu konumsallığa bağlı farklı ekonomik sömürü, vasıfsızlaşma, dışlanma ve ayrımcılığı
deneyimlemektedirler. Bu çalışma göç olgusunun ve göç sonrası yaşantının kadınların özgül
deneyimleri bağlamında toplumsal cinsiyet ve cinsiyet dinamikleri tarafından doğrudan
yapılandırıldığını ortaya koyarak ilgili literatüre katkı sağlamaktadır
In this master thesis, specifically for Syrian women who have experienced forced
migration, understanding women's experiences in migration, revealing the barriers and
exclusions faced by women in post-migration life, and finally, the analysis of immigrant
women's experiences based on the intersection of migration and femininity in the patriarchal
capitalist society in working life. The effect of the city's,where the work took place,
similarities with the immigrant's country of origin on the migration process was also
examined. For this purpose, face-to-face in-depth interviews has been carried out with 45
Syrian women living in Haliliye, Eyyübiye, Bağlarbaşı, Bahçelievler, Yenişehir, Sırrın
districts located in the city center of Şanlıurfa, differing depending on age group, marital
status, employment status, legal status and ethnicity, in September 2020. It has been
understood that Syrian women are exposed to patriarchal oppression and exploitation in
social cohesion and acceptance processes, and they are excluded by both settled women and
men due to their immigration status. It has been detected that both the patriarchal relations
of the country of origin and the patriarchal capitalist society structure of Turkey shape the
positioning of migrant women's labor with the entry into working life. Syrian women
experience migration differently and at a more disadvantage than Syrian men, and they
experience a new positionality with the intersection of immigration and female identities in
the patriarchal capitalist society structure, and different economic exploitation,
disqualification, exclusion and discrimination based on this positionality. This study
contributes to the relevant literature by revealing that the phenomenon of migration and
post-migration life are directly structured by gender and gender dynamics in the context of
women's specific experiences.