Turizm, tarihsel, kültürel, ekonomik ve siyasal boyutları olan güçlü bir karışımıdır;
Zygmunt Bauman'ın akışkan modernite kavramının kapsadığı belirsizliklerle yüklü çoklu
anlamlara ve uygulamalara sahiptir (2005). Turizm bugün dünya ticaretinin en büyük ikinci
kalemi olarak büyümeye devam ediyor. Devam eden büyümesi, turistleri şimdiye kadar
hayal bile edilemeyen bir ölçekte şaşırtıcı bir dizi görüntü, destinasyon ve kararla karşı
karşıya bırakıyor. Aynı zamanda Turizm hem uluslararası hem de ulusal siyasette sert bir
tartışma odağı da olmaya devam ediyor. Bu haliyle turizm ülke ekonomileri için iyimser
tahminler ve aynı zamanda en sert eleştirilerle dolu bir siyaset alanıdır. Ancak, ülkemizde
siyaset sosyolojisi tarafından neredeyse tamamen göz ardı edilmiş durumdadır.
Turizm yerinde hizmet özelliğinden dolayı ülkelere ekonomik kalkınma sağlar ve aynı
zamanda siyasetle doğrudan ilişkilidir. Türkiye’nin siyasi konumunun ve politikalarının
turizme yön verdiği ve açıkça etkilediği söylenebilir. 1990’lı yıllardan bu yana hâkim olan
kimlik ve kültüre dönüşün ülkemizde de hâkim bir siyasal ayrışma, çatışma ekseni olduğu
gerçeğinden hareketle turizm ve turizm politikalarının da bu süreçten etkilenmesi
kaçınılmaz görülmektedir (Delibaş, 2008). Doğrudan doğruya kültürden ve sosyal yapıdan
beslenen turizmin dönüşüme uğraması ve turizm politikalarının yaşam biçimi siyaseti
bağlamında şekillenmesi beklenebilir bir durum olarak gözlemlenmektedir.
Bu çalışmanın temel amacı, kültür ve kültür üzerindeki muhafazakarlaşma
tartışmalarından hareketle, turizm sektöründeki muhafazakarlık iddialarını turizm sektörüne
yansımaları ve turizm politika ve uygulamalarının sektördeki görünümü ile araştırmak ve
bunlara ışık tutmaktır.
vi
Çalışmada ‘kimlik siyaseti’, ‘muhafazakarlaşma’, ‘toplumsal değişim’ ekseninde
turizm çalışanlarıyla yapılan görüşmeler İstanbul, Antalya, İzmir/Çeşme ve Aydın/Kuşadası
olmak üzere dört farklı şehirde gerçekleştirilmiştir. Toplamda 773 kişiyle anket tekniği ile
gerçekleştirilen saha araştırması, 19 kişiyle derinlemesine mülakat tekniğiyle beraber paralel
bir çalışma yürütülmüştür.
Araştırma kapsamında hedeflenen kimlik siyasetinin yansımalarından turizmde
muhafazakarlaşmadan söz edilebilir. Ancak muhafazakarlaşma tartışmaları ilk olarak helal
turizmi akla getirse de bu tartışmalar bununla sınırlı değildir. Dolayısıyla turizme yapılan
müdahale daha çok yaşam biçimi siyaseti olarak karşımıza çıkmaktadır.
Tourism is a very powerful combination of historical, cultural, economic, and
political phenomena; it has multiple meanings, destinations and applications loaded
with the uncertainties summarized by Zygmunt Bauman’s concept of liquid modernity
(Bauman, 2005). Tourism continues to grow as the second largest item in world trade
today. Its continued growth confronts tourists with an astonishing array of sights,
destinations, and decisions on a scale hitherto unimaginable. Its continued growth
confronts tourists with an astonishing array of sociocultural and historical destinations
as well as decisions on a scale previously unthinkable. At the same time, Tourism
continues to be a hot topic of discussion in both international and national politics. As
such, tourism is a political field full of optimistic forecasts for national economies and
source of harshest criticism. However, it has been almost completely ignored by
political sociology in our country.
Tourism provides economic development to countries due to its on-site service feature
and is also directly related to politics. It can be said that Turkey's political position and
policies direct and clearly affect tourism. Since the return to the identity and culture that has
dominated since the 1990s is a dominant political division and conflict axis in our country,
it seems inevitable that tourism and tourism policies will also be affected by this process
(Delibaş, 2008). It is observed as an expected situation that tourism, which is directly fed by
culture and social structure, undergoes a transformation and that tourism policies are shaped
in the context of lifestyle politics.
viii
The main purpose of this study is to investigate and shed light on the claims of
conservatism in tourism-sector of with the reflections of the tourism-sector and the
appearance of tourism policies and practices in the sector, based on the ‘conservatization’
debates over culture and identity politics.
In the study, interviews with tourism workers on the axis of 'identity politics',
'conservatization' and 'social change' were held in four different cities, namely Istanbul,
Antalya, İzmir/Çeşme and Aydın/Kuşadası. A field study was conducted with a total of 773
people using the survey technique, and a parallel study was conducted with 19 people using
the in-depth interview technique.
Conservatism in tourism can be mentioned as a reflection of the identity politics
targeted within the scope of the research. However, although the conservatism discussions
first suggest halal tourism, these discussions are not limited to this. Therefore, the
intervention in tourism is mostly seen as a lifestyle policy.