Özet:
ANTİK ROMA DÜNYASINDA YEME İÇME KÜLTÜRÜ
Hafize ALKURT
Yüksek Lisans Tezi, Arkeoloji Anabilim Dalı
Danışman: Doç. Dr. Aynur CİVELEK
2020, XXVİİ+166 sayfa
Beslenme, canlıların yaşamında önemli bir yer tutmaktadır. Paleolitik Çağlar’dan bu
yana, insanların beslenme alışkanlıkları çok çeşitli çalışmaların konusu olmuştur. Yabani
otlar ve hayvansal gıdalarla beslenen insanlar, ateş ile birlikte yiyeceklerini pişirmeye
başlamış, dolayısıyla çeşitli büyüklük ve biçimde pişirme kapları kullanılmaya başlanmıştır.
Özellikle yerleşik düzen ve tarıma geçişin yaşandığı Neolitik Dönem’de toplanan ve hasadı
yapılan ürünlerin depolanması gerekmiştir; geniş depolama alanlarının yanı sıra, depolama
kapları kullanılmaya başlanmış, pişirme ve saklanma kapları çeşitlenmiştir.
Yeme ve içmenin önemli olduğu Roma dünyası, başta İtalya olmak üzere, zengin
besin çeşitliliğine sahiptir. Başlangıçta, Roma sosyal sınıflarındaki yeme-içme alışkanlıkları
arasındaki fark büyük değilse de imparatorluğun büyümesiyle farklılıklar oluşmuştur.
Sebzeler, meyveler, yabani ve evcil hayvanlar, çeşitli meyve suları, süt ürünleri, zeytinyağı
ve şarap merkez İtalya’da sıklıkla tüketilmiştir. Ayrıca arpa ve buğdaydan yapılan ekmek ve
çeşitli unlu ürünler gündelik diyetin önemli parçasıdırlar. Yiyecek, içecek, hayvanlar ile
pişmiş toprak, metal ve camdan yapılan kaplar Roma mozaikleri ve freskolarında sıklıkla
betimlenmişlerdir; bu tür arkeolojik veriler özellikle İtalya’daki yeme-içme alışkanlıkları
hakkında detaylı bilgi vermektedirler. Apicius, Athenaeus, Plinius, Columella gibi çok
sayıda antik yazar yeme-içme, bitkiler ve hayvanlardan söz etmiştir. Roma
İmparatorluğu’nun yayılım gösterdiği ve siyasi açıdan bir Roma eyaleti haline gelen ve
geniş alana yayılan Anadolu topraklarında yeme-içme alışkanlıkları, coğrafi olarak
değişiklik gösterebildiği gibi, binlerce yıllık yeme-içme geleneklerini sürdürmüştür.