Özet:
Sanayi devriminin gerçekleşmesi ile birlikte ülkeler hızlı bir üretim dönemine geçmiştir. Ekonomilerin hızla büyümesi ve beraberinde gerçekleşen hızlı nüfus artışı, üretim için sınırlı olarak doğada bulunan kaynakların aşırı miktarlarda kullanılması ve şehirleşme gibi birçok faktör çevreye zarar vermiştir. Tabiat ana kullanımına göre her zaman insanoğluna geri bildirimde bulunmuştur. Özellikle 18. yüzyıldan sonra çevrenin bilinçsiz bir şekilde tahribatına, doğa ısınarak cevap vermiştir. 20. yüzyıl sonralarına doğru gittikçe etkisini hissettiren ve insanoğlunun büyük bir sorunu haline gelen küresel ısınma, kontrol altına alınamadığı takdirde dünya artık canlıların yaşamı için uygun koşulları sağlayamayacak duruma gelecektir.
Küresel ısınmaya bağlı olarak gerçekleşen iklim değişikliğini en aza indirmek yine insanoğlunun elindedir. Sera etkisi yaratan fosil yakıtların kullanımı, atmosfere aşırı miktarda karbondioksit salınımı gerçekleştirmekte bu da dünyanın ısınmana yol açmaktadır. Bu küresel sorunun çözümü için dünya bir araya gelmiş ve 20. yüzyılın sonlarına doğru uluslararası arenada sorunun çözümü üzerine toplantılar gerçekleşmiştir. Söz konusu bu birlik ile ekonomiler küresel ısınmayı kontrol altına almak ve karbondioksit salınımı azaltmak üzere birçok önlem almış ve ekonomik kalkınmanın sürdürülebilirliği adına yöntemler ortaya koymuştur. Karbon Ticareti, 1960 yılında R. H. Coase’un Sosyal Maliyet Sorunu isimli makalesinin zaman içerisinde geliştirilerek uygulanabilir bir hale getirilmiş hali olarak günümüzde üzerinde en çok tartışılan çözüm yöntemlerinden biridir.
Çalışmada, tümdengelim yöntemi ile Coase Teoremi ışığında günümüzde uygulanan Karbon Ticareti Sisteminin küresel ısınmayı kontrol altına alma konusunda etkin bir performansta uygulanıp uygulanamadığı incelenmeye çalışılmıştır