Bu çalısmada yenidogan döneminde hiperbilirubinemi nedeniyle kan degisimi (KD) uygulanan
hastalarda etiyoloji, komplikasyon ve tedavinin yakın dönem sonuçlarının belirlenmesi amaçlanmıstır.
Ocak 1998 ve Aralık 2001 tarihleri arasında S.B. Ankara Egitim ve Arastırma Hastanesi
Pediatri 1 ve 2 Kliniklerinde hiperbilirubinemi nedeniyle takip edilen hastalar retrospektif olarak degerlendirildi.
Dört yıllık sürede 1152 hastanın hiperbilirubinemi nedeniyle izlendigi ve bunlardan 79'unda 91 kan degisimi
uygulandıgı belirlendi.
Ortalama basvuru yası 4,1 ± 2,7 gündü. Olguların %36,7'sinde (n=29)ABO uygunsuzlugu , %6,3'ünde
(n=5) Rh uygunsuzlugu mevcuttu ve %1,2'sinde hem ABO hem de Rh uygunsuzlugu mevcuttu. Kan degisimi
öncesi ve sonrası bilirubin, kalsiyum,hemoglobin düzeyi ve trombosit sayıları arasında anlamlı fark
bulunmaktadır. (p< 0,05) Kan degisimi uygulanan 45 hastada (%56,9) komplikasyon belirlenmistir.
Komplikasyon olarak kardiyopulmoner arrest %1,2 (n=1); sepsis %2,5 (n=2); trombositopeni %25,3 (n=20);
anemi %37,9 (n=30) ve hiperkalsemi %36,7 (n=29) olguda saptanmıstır.
:Kan degisimi yenidoganın ciddi hiperbilirubinemisinin etkili tedavisinde halen altın standart olma
özelligini korumaktadır.ABO uygunsuzlugunun daha hafif hastalık olusturdugu bilinmektedir, ancak serimizde
% 36,7 hastada ABO uygunsuzlugu olan hastalara KD uygulandıgı saptandı. Bu çalısmada KD gerektiren en
önemli nedeninABO uygunsuzlugu oldugu belirlendi. Fototerapiye ragmen geç getirilen veya çok yüksek total
bilirubin düzeyi ile basvuran hastalarda KD komplikasyon riski kern ikterus gelisme riskinden düsük oldugu
sürece KD geciktirilmemelidir. Günümüzde KD pratigi giderek azaldıgından komplikasyonları en aza indirmek
için deneyimli merkezlerde uygulanmalıdır. Antenatal dönemde tüm gebeler ve eslerinde kan grupları, Rh ve
ABO uygunsuzlugu riski önceden belirlenmeli ve dogumun saglık personeli gözetiminde gerçeklesmesi
saglanmalıdır.
We aimed to determine the etiology, complications and treatment outcome of patients who underwent
exchange transfusion (ET) for neonatal hyperbilirubinemia in our hospital.
This retrospective study was performed at Ankara State Hospital between January
1998 and December 2001. Among 1152 patients admitted for hyperbilirubinemia 91 exchange transfusions
which were performed on 79 (6.86%) neonates were evaluated.
Mean age at admission was 4.1 2.7 days.ABOincompatibility was detected in 29 (36.7 %) cases andRh
incompatibility in 5 (6.3%) cases and one case had bothABO and Rh incompatibility. Hemoglobin (Hb), calcium,
bilirubin and platelet count before and after ET showed statistically significant difference(p<0.05). Exchange
transfusion complications occurred in 45 neonates (56.9%). These were: anaemia n=30 (37.9%); hypercalcemia
n=29 (36.7%); thrombocytopenia n=20 (25.3%) sepsis n=2 (2.5%); cardiopulmonary arrest n=1 (1.2%)
ET is still the gold standard for treatment of severe neonatal hyperbilirubinemia. In our seriesABO
incompatibility was found to be the most common cause of neonatal jaundice. The morbidity caused by ET is
high; therefore it should be performed in clinics which were responding to these complications of ET. When the
risks of hyperbilirubinemia overweigh ET complications, ET must not be delayed. All pregnancies must be
investigated forABOincompatibility during the prenatal period and labour must take place in a medical centre.