Please use this identifier to cite or link to this item: http://hdl.handle.net/11607/820
Title: Türkiye'de finansal liberalizasyon ve finansal gelişme ilişkisinin ekonometrik analizi
Other Titles: An econometric analisysis of relationship between financial liberalization and financial development in Turkey
Authors: Peker, Osman
Ağır, Hüseyin
Adnan Menderes Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İktisat Anabilim Dalı
Keywords: Ekonometrik Analiz
Econometric Analysis
Finansal Gelişme
Financial Development
Finansal Serbestleşme
Financial Liberalization
Issue Date: 1-Jan-2009
Publisher: Adnan Menderes Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü
Abstract: Finansal sistem, iktisadi kalkınma sürecinde önemli bir işlev yerine getirmektedir. En önemli fonksiyonunu ise, tasarruf sahipleriyle yatırım yapanlar arasında aracılık işlevi oluşturmaktadır. Bir ekonomide finansal sistem bu işlevini ne kadar etkin ve düşük maliyetle yerine getiriyorsa önemi de o kadar artmaktadır. 1970'lerin ortalarına kadar gelişmekte olan ülkelerde uygulanan iktisat politikalarının ortak yönlerinden birini finansal piyasalara müdahale oluşturmaktadır. McKinnon (1973) ve Shaw (1973) tarafından faiz oranlarının piyasa güçlerinin dışında belirlenerek suni bir şekilde enflasyondan düşük tutulmasını ifade etmek için kullanılan finansal baskı, zamanla finansal sektöre yapılan her türlü müdahaleyi ve kısıtı ifade etmek için genişleterek kullanmak bir gelenek haline gelmiştir. Nedeni ve gerekçesi ne olursa olsun, finansal baskı politikaları McKinnon ve Shaw tarafından ciddi bir şekilde eleştirilmiş ve finansal sektörde liberalizasyonun gerçekleştirilmesi önerilmiştir. Finansal sektörün liberalizasyonunu savunan bu iktisatçılar, ekonomik büyümeye gerekli olan sermaye birikimi için gerekli tasarrufların, gelişmekte olan ülkelerde tek organize finansal yapı olan bankacılık sistemi aracılığı ile yatırımlara yönelebilmesi için, faiz oranlarının piyasa güçleri tarafından serbestçe belirlenmesi gerektiğini ileri sürmüşlerdir. 1980'lerin ikinci yarısında geliştirilen içsel büyüme teorileriyle, finansal sektörün büyümedeki rolü yeniden gündeme getirilmişmiş ve finansal gelişme düzeyi yüksek olan ülkelerin ekonomik büyüme hızının da yüksek olacağı ileri sürülmüştür. Finansal sektör ve ekonomik büyüme ilişkisini ortaya koymayı amaçlayan bu teorik çalışmalarda, finansal gelişmenin ekonomik büyümeye yol açacağı belirtilmektedir. Ancak bu çalışmalarda finansal gelişme nasıl olduğu açıklanmadan, finansal liberalizasyonun doğrudan ve kendiliğinden finansal gelişmeye neden olacağı gibi bir varsayımın kabul edildiği görülmektedir. Finansal liberalizasyon politikaları, 1970'li yılların ortalarından itibaren birçok gelişmekte olan ülkede IMF gibi uluslar arası finansal kuruluşların önerdikleri istikrar programlarının bir parçası olarak uygulamaya konulmuştur. Finansal liberalizasyon uygulamalarına Türkiye'de de 1980 yılında yürürlüğe giren 24 Ocak Kararları ile başlanmıştır. Önce dış ticaretin serbestleştirilmesi, hemen ardından yurtiçi finansal sektördeki kısıtların kaldırılmaya başlanması, sermaye piyasalarının altyapısının oluşturulması ve son olarak 1989 yılında sermaye hareketlerinin serbestleştirilmesiyle dış dünya ile tamamen bütünleşme şeklinde oldukça hızlı bir liberalizasyon dönemi yaşanmıştır. Türkiye'nin finansal liberalizasyon tecrübesi ampirik çalışmalara konu olurken, finansal liberalizasyonun doğrudan ve mekanik bir şekilde finansal gelişmeye katkı sağladığı gibi bir kabulden yola çıkıldığı görülmektedir. Dolayısıyla finansal liberalizasyonun gerçekten finansal gelişmeye katkı yapıp yapmadığının incelenmesi bu tezin amacını oluşturmakta ve finansal gelişmeyi belirleyen faktörlerin ortaya konması ile de literatüre katkı sağlanmak amaçlanmaktadır. Türkiye örneği için 1960-2007 dönemi yıllık (1987:1-2008:2 dönemi için üç aylık) verilerle yapılan ekonometrik tahminlerden elde edilen bulgulara göre, finansal liberalizasyonun (reel faizler anlamında) finansal gelişme üzerinde açıktan ve yeterli ölçüde bir etkisi belirlenememiştir. Türkiye'de finansal gelişmeyi belirleyen faktörler olarak ele alınan; gelir (yıllık verilerde kişi başına gelir, üç aylık verilerde ise reel gelir), dışa açıklık (dış ticaretin liberalizasyonu), kamu tasarrufları, kamunun banka sahipliği değişkenlerinin finansal gelişmeyi pozitif olarak etkilediği ortaya çıkmıştır. Enflasyon ve iç borçlanma, finansal gelişmeyi negatif olarak etkilemektedir. Net portföy yatırımları ise, finansal gelişmeyi uzun dönemde pozitif ve kısa dönemde negatif olarak etkilemektedir. Ayrıca BDDK ve TMSF'nin faaliyete geçmesi gibi kurumsal değişikliklerin etkilerini belirlemek için geliştirilen kukla değişkenler, mevduata güvence verilmesinin ve TMSF'nin kurulmasının finansal gelişmeyi (M2 anlamında) olumlu etkilediğini ve BDDK'nın kurulmasının ise, finansal gelişmeye (OSK anlamında) pozitif katkı sağladığını ortaya koymaktadır. Ampirik bulgular, istikrarlı bir makro ekonomik yapının oluşturulmasına yönelik politika seçeneklerinin uygulanması, finansal piyasaların gelişmesi ve temel işlevi olan aracılığı daha iyi bir şekilde yerine getirmesine katkıda bulunacağı anlamına gelmektedir.
Financial system play an important function in the economic development process. The most important function is the intermediation duty between savers and investors. In an economy, importance of financial system increases along with this function as long as this is caried out efficiently and less costly. Until the mid-1970s, financial interventions had been a common feature of economic policies implemented in the developing countries. Financial repression named by Mckinnon (1973) and Shaw (1973) is a term used to initially describe interest rate policies that are the technique of holding institutional interest rates (particularly deposit rate of interest) below their market equilibrium level. Later, definition of financial repression is expandeded to include all type of distortions in the domestic financial system and constraints preventing to integrate with the world. Whatever the reasons behind these policies, financial repression was heavily critisized by McKinnon and Shaw and they recommended to be liberalization in the financial sector. These economist favoured for liberalization in the financial sector proposed that interest rates should be determined by the market forces in order to mobilize the savings necessary for the capital accumulation from the banking sector, only organized financial institutions in developing countries, to investments and hence for economic growth. Endougenous growth theory developed in the late 1980s has emphasized once again the importance of financial sector for economic growth and argued that countries with well-developed financial markets grow faster than the others. In these theoretical studies aiming at establishing the relationship between financial sector and economic growth, it is stated that financial development contributes to economic growth. However, in these studies without explaining how financial developments occurs, it is assumed that financial liberalization directly and itself contributes financial development. Financial liberalization policies have been implemented in many developing countries as a part of stabilization programme supported by the international financial institutions such as IMF since the mid 1970s. In Turkey, experience of financial liberalition started to be implemented with the 24 January Decisions in 1980. Turkey had witnessed a relatively fast liberalization experience and resulted in completely integrating with the rest of the world through several stages, initially liberalization of foreign trade, shortly after lifting constraints in the domestic financial markets, establishing infrastructure fort he capital markets and lastly liberalization of capital account in 1989. In the empirical studies focused on the financial liberalizaiton experience of Turkey, it can be seen acceptance of the assumption that financial liberalization directly and mechanically contributes to financial development. Thus the aim of this thesis is to examine whether financial liberalization promotes financial development and, additionally, to contribute to the literature by investigating the determinants of financial development for Turkey. According to the empirical findings for Turkish case obtained by utilization of annual data for the period 1960-2007 (quarterly data for the period 1987:1-2008:2) and employment of time series econometrics, it is detected that financial liberalization (in terms of pozitive reel interest rate) did not contribute clearly and sufficiently to financial development. Moreover, it is seen that income (per capita income in annual data, reel income in quarterly data), openness (liberalization foreign trade), public savings, public ownership of banking positively influence financial development in Turkey. Inflation and domestic borrowing has a negative impact on financial development. Net portfoy investments has positively effects financial development in the long run, but its effect on the short run reverses. In addition, inclusion of the dummy variables developed to capture the institutional developments in terms of establishing BDDK and TMSF into the analysis showed that deposit insurance scheme and establishment of TMSF positively influence financial developement (in terms of M2) and experience of BDDK has also positively effect financial development (in terms of OSK, private sector credits). Empirical findings imply that implementation of policy options towards establishing a stable macroeconomic structure would promotes financial markets and such an environment would also lead financial sector to carry out its main intermediation function.
URI: http://194.27.38.21/web/catalog/info.php?idx=32895814&idt=1
http://hdl.handle.net/11607/820
Appears in Collections:Doktora

Files in This Item:
File Description SizeFormat 
huseyin_agir_abstract.pdf20.56 kBAdobe PDFView/Open
huseyin_agir_ozet.pdf34.18 kBAdobe PDFView/Open
huseyin_agir_tez.pdfDoktora Tezi1.94 MBAdobe PDFView/Open


Items in DSpace are protected by copyright, with all rights reserved, unless otherwise indicated.