Please use this identifier to cite or link to this item: http://hdl.handle.net/11607/3336
Title: Yabancı düşmanlığının yiyecek kültürüne yansımaları: Almanya’da bir araştırma
Other Titles: Reflecion of xenophobia on food culture: a research in Germany
Authors: Özdoğan, Osman Nuri
Değişgel, Sedat
Adnan Menderes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Turizm İşletmeciliği Anabilim Dalı
Keywords: Foreign
Food
Culture
Racism
Xenophobia
Yabancı
Yiyecek
Kültür
Zenofobi
Irkçılık
Issue Date: 2018
Publisher: Adnan Menderes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Abstract: Irkçılık ve yabancı düşmanlığı (zenofobi) İkinci Dünya Savaşından sonra şekil değiştirerek yabancıların fiziksel özelliklerinden daha çok kültürel özellikleri hedeflemeye başlamıştır. Son yıllarda özellikle İtalya, Fransa ve Almanya’da, yabancıların yiyecek kültürlerine yansıyan düşmanca tutumlar ve politikalar gerçekleşmektedir. İtalya’da yabancı kültürlere ait yiyecekler sunan restoranlara engellemeler getirilmekte veya kapatılmaktadır. Fransa’da ise helal gıda tartışmalarının alevlendiği görülmektedir. Helal gıdalar, temiz ve sağlıklı yiyecekler olarak görülmek yerine, İslami bir simge olarak değerlendirilmekte ve helal gıda sunan işletmeler boykot edilmektedir. Almanya’da Türklerle özdeşleşmiş bir yiyecek olan ve Almanya’da yoğun şekilde tüketilen dönerin, seri cinayetlere adını verdiği, yasadışı ve ırkçı bir örgüt (NSU) tarafından katledilen farklı mesleklere mensup 10 kişinin, kamuoyunda “dönerciler” olarak adlandırıldığı görülmektedir. Özellikle Avrupa’daki bu gelişmeler çalışmanın çıkış noktaları olmuştur. Avrupa’daki gelişmelerin yanı sıra, dünya genelinde de benzer örneklere sıkça rastlanmaktadır. Bu çalışma, yabancı bir kültüre karşı gelişen ön yargı, korku ve düşmanlığın, söz konusu kültürün yiyecek ve içeceklerine de yansıdığını ortaya koyma amacı taşıyan nitel bir araştırma olup, nitel araştırma desenlerinden fenomenolojik (olgubilim) desen üstüne kurulmuştur. Almanya’nın başkenti Berlin’de yapılan araştırmada, Berlin’in Kreuzberg semtinde yer alan ve Türk kültürüne ait yemekler sunan on iki restoran işletmecisi ile yarı yapılandırılmış karşılıklı görüşmeler yapılmıştır. Örneklem belirlenirken, Amaçlı Örneklem türlerinden Doğrulayıcı Veya Yanlışlayıcı Durum Örneklemesi kullanılmış, toplanan veriler Betimsel Analiz yöntemi kullanılarak analiz edilmiştir. Restoran işletmecilerinin yanı sıra araştırmayı desteklemesi amacıyla Berlin’deki 37 Türk sivil toplum kuruluşu ve 86 münferit üyeyi temsil eden Berlin Brandenburg Türkiye Toplumu (TBB) Sözcüsü İlker Duyan’la yaklaşık bir saatlik bir röportaj gerçekleştirilmiştir. Konusu ve sonuçları itibariyle özgün bir araştırma olma iddiası taşıyan çalışmanın, bilime ve turizm sektörüne katkı sağlayacağına inanılmaktadır.
Racism and xenophobia began to change after the Second World War and aimed at more cultural features than the physical features of strangers. In recent years, especially in Italy, France and Germany, hostile attitudes and policies are reflected in the food culture of foreigners. Restaurants that offer food from foreign cultures in Italy are blocked or closed. Also in France, halal food debates are flare up. Halal foods are regarded as an Islamic symbol rather than being seen as clean and healthy food, and restaurants that offer halal food are boycotted. In Germany, “döner kebab” which is identified with the Turks, and the consumed intensely in Germany, is named for serial killings. It appears that 10 people from different professions murdered by an illegal and racist organization (NSU) have been called "kebab murders" in the public domain. Especially these events in Europe have been the starting points of the study. Similar examples are common in the world as well as those in Europe. This study that aimed at revealing that prejudice, fear and hostility towards a different culture are reflected in culinary foods and drinks is a qualitative research based on the phenomenological pattern of qualitative research patterns. Half-structured interviews were held with twelve restaurant operators offering Turkish cultural dishes in the Kreuzberg district of German capital, Berlin. When determining the sample, confirmatory or inferential case sample was used from purposeful sample types and data was interpreted with descriptive analysis method. In addition to the restaurant operators, there was an interview to support the research for about an hour with İlker Duyan, Spokesperson of TBB (Berlin Brandenburg Turkish Society) which represent 37 Turkish non-governmental organizations and 86 individual members. It is believed that, this study that has claim to be an original research because of its subject and results will contribute to the science and tourism sector.
URI: http://hdl.handle.net/11607/3336
Appears in Collections:Doktora

Files in This Item:
File Description SizeFormat 
SEDAT DEĞİŞGEL.pdfDoktora Tezi2.49 MBAdobe PDFView/Open


Items in DSpace are protected by copyright, with all rights reserved, unless otherwise indicated.