DSpace Community:
http://hdl.handle.net/11607/1844
2024-03-28T22:50:24ZLeptin ve nöroendokrin düzenleme
http://hdl.handle.net/11607/2057
Title: Leptin ve nöroendokrin düzenleme
Authors: Gültürk, Sefa; İmir, Gonca
Abstract: Insan ob gen kromozomu tarafından yag dokusunda sentezlenen bir hormon olan leptin istahı ve enerji
harcamasını düzenler. Obez kisilerde serum leptin düzeyleri belirgin olarak yüksektir. Ob gen defekti olan ob/ob
tipi farelerde, leptinin yeterince üretilememesi nedeniyle yag depolanması fazladır. Obez kadın ve erkeklerde
leptin düzeyi ile vücut kitle indeksi arasında pozitif bir iliski gösterilmistir. Leptin reprodüktif fonksiyonlarda da
görevlidir. Infertil ve gonadotropin seviyesi düsük ob/ob farelere leptin enjekte edildiginde, uterus ve overlerinin
agırlıkları ve overlerdeki folikül sayısı artarak fertilitenin korunması saglanmıstır. Normal disi farelere leptin
uygulandıgında ise pubertenin hızlandıgı gözlenmistir. Diger yandan leptin osteoblastik hücre büyümesinde ve
kemik mineralizasyonunda rol oynayabilir. Leptin ayrıca nöropetid Y'yi inhibe edip gonadotropinlerin ve seks
steroidlerinin sentezini stimüle eder. Uterin miyomlarda leptin geninin ekspresyonu gösterilirken saglıklı
insanlardan alınan miyometriumda gösterilememistir, bu nedenle uterin miyom etyopatogenezinde leptinin rolü
olabilecegi savunulmaktadır. Sonuç olarak istahı ve enerji harcanmasını regüle eden leptin reprodüktif ve
nöroendokrin sistemde de önemli rol oynamaktadır.; Leptin, the product of the ob gene, is produced exclusively by the adipose tissue and regulates energy intake and expenditure. Obese individuals have considerably higher serum leptin concentrations. In ob/ob mice, the fat deposition is increased as a result of insufficient production of leptin. In obese women and men, there is correlation between serum leptin concentrations and body mass index. Leptin appears to influence various reproductive functions. Injecting leptin into ob/ob mice that are infertile and with low levels of gonadotropin increases the weight of the uterus and ovaries and the number of follicles, resulting in restoration of fertility. Administering leptin treatment to normal female mice accelerates puberty. Leptin may be of importance for osteoblastic cell growth and bone mineralization. Leptin may also be expected to stimulate gonadotropin and sex- steroid synthesis and secretion through inhibition of Neuropeptide Y. It has been reported that leptin was expressed in several uterine myomas but not in normal myometrium, so leptin may have a role in the etiopathogenesis in uterine leiomyoma. In conclusion, leptin, regulating energy intake and expenditure also has regulatory effects on reproductive and neuro-endocrine systems.2006-01-01T00:00:00ZAort koarktasyonuna eşlik eden sakküler inen aortanevrizması
http://hdl.handle.net/11607/2056
Title: Aort koarktasyonuna eşlik eden sakküler inen aortanevrizması
Authors: Ünsal, Alparslan; Karaman, Can Zafer; Kazak, Eda
Abstract: Aortun konjenital darlıgı olan aort koarktasyonu, sıklıkla inen aortun proksimal kesimini tutar. Aort
koarktasyonuna eslik eden serebral anevrizmalar ve koarkte segmentin proksimalindeki aort anevrizmaları,
göreceli sık rastlanan komplikasyonlar arasında yer alırlar ve aortik rüptür ve anerizma rüptürü gibi ölümcül
sonuçlara neden olabilirler. Cerrahi tedavi uygulanan olgularda görülen psödoanevrizmalar da koarktasyon ile
iliskili ve sık görülen komplikasyonlar arasında sayılabilir. Bununla birlikte, koarkte segmentin distalinde
sakküler ya da fuziform yapıda aort anevrizması görülmesi nadir bir durumdur. Bu yazıda; gögüs agrısı ve
solunum güçlügü nedeniyle arastırılırken aort koarktasyonu ve distal ucunda sakküler aort anevrizması saptanan
75 yasındaki erkek hasta, bilgisayarlı tomografi bulguları ile sunulmaktadır.; Aortic coarctation is the congenital narrowing of aorta and is usually located at the level of proximal descending
aorta. Aortic aneurysms proximal to the coarcted segment and cerebral aneurysms are frequently associated with
coarctation of aorta and rupture of these lesions lead to fatal consequences. Another complication accompanying
coarctation is the pseudo-aneurysm seen in surgically corrected coarctation. However, saccular or fusiform aortic
aneurysm distal to the coarcted segment is a very rare condition. In this paper; computed tomography findings
were presented in a 75-year-old man with saccular aneursm of the descending aorta associated with aortic
coarctation.2006-01-01T00:00:00ZHenoch-Schonlein purpuralı hastaların analizi
http://hdl.handle.net/11607/2055
Title: Henoch-Schonlein purpuralı hastaların analizi
Authors: Candemir, Maşallah; Halis, Hülya; Polat, Aziz; Ergin, Hacer; Kılıç, İlknur; Semiz, Serap; Cinbiş, Mine
Abstract: Amaç: HSP'li hastalarımızın epidemiyolojik ve klinik özellikleri, laboratuar bulguları ve hastalıgın seyrinin
incelenmesi amaçlandı.
Yöntem: 2000-2006 yılları arasında, hastanemiz Çocuk Saglıgı ve Hastalıkları Klinigi'nde Henoch-Schonlein
Purpurası tanısı alan ve izlenen 45 hasta retrospektif olarak incelendi.
Bulgular: Hastaların 27 (%60,0)'si kız, 18 (%40,0)'i erkek, kız / erkek oranı 1.5 idi.Yas ortalaması 6 yas 9 ay (8
ay-14 yas) olarak saptandı. Basvuru sikayetleri sıklık sırasına göre döküntü (%100), yürüyememe ve/veya eklem
agrısı (%71,1) ve karın agrısı (%40,0) idi. Hastaların % 57,7'inde ortalama 12 gün önce geçirilmis enfeksiyon
öyküsü tespit edildi. Fizik muayenede purpurik döküntü (alt ekstremite ve gluteal bölgede %100, yaygın %11,1),
artrit (32 hastada, %71,1, en sık ayak bilegi ve diz eklemlerinde), ates (9 hastada, %20,0) bulundu. Laboratuar
bulguları anemi (8/45 hasta, %17,7), lökositoz (6/45 hasta, %13,3), trombositoz (16/45 hasta, %35,5),
sedimentasyon yüksekligi (16/25 hasta, %64,0), CRP pozitifligi (33/34 hasta, %97,0), hematüri (4/45 hasta,
%8,8), proteinüri (2/45 hasta, %,4,4), gaitada gizli kan pozitifligi (14/42 hasta, %33,3) bulundu. Hematüri ve
proteinüri devam etmedigi için hiçbir hastada böbrek biyopsisine gerek duyulmadı. Gastrointestinal sistem
tutulumu oldugu düsünülen 17 hastaya steroid tedavisi baslandı ve ortalama 9.1 gün kullanıldı. Perforasyon,
invaginasyon gözlenmedi. Ortalama 15. günde 9 hastada relaps görüldü. Santral sinir sistemi tutulumu hiçbir
hastada yoktu.
Sonuç: Henoch-Schonlein Purpurası çocukluk çagında sık görülen benign karakterli bir hastalık olup
komplikasyon ve sekel oranı oldukça düsüktür.; Aim: The aim of this study was to investigate the clinical and epidemiologic features, laboratory finding and outcome of disease in our patients with Henoch-Schönlein purpura.
Methods: Fourty-five patients with Henoch-Schönlein purpura who were diagnosed and observed in our department of pediatrics between 2000-2006 were retrospectively evaluated.
Results: Twentyseven (60.0%) of the patients were female and 18 (40.0%) were male, female to male ratio was1.5. Mean age of the patients was 6 year 9 months (8 months-14 years). İnitial symptoms and findings in the time of admission with decreasing frequency were purpura (100%), disability to walk and/or arthralgia (71.1%) ve stomachache (40.0%). An infection history was present in 57.7% of the patients in the last 12 days. In physical examination, purpura (lower extremity and hips 100%, diffuse 11.1%), arhtritis (32 patients, 71.1%, mostly diffused on ankle and knee), fever (9 patients, 20,0%) were discovered. Anaemia (8/45 patients, 17.7%), leukocytosis (6/45 patients, 13.3%), trombocytosis (16/45 patients, 35.5%), increased erythrocyte sedimentation rate (16/25 patients, 64.0%), positive CRP (33/34 patients, 97.0%), hematuria (4/45 patients, 8.8%), proteinuria (2/45 patients, 4.4%), positive fecal blood tests (14/42 patients, 33.3%) were determined. Renal biopsy was not needed as there was no persistant hematuria and proteinuria. 17 patients who had gastrointestinal involvement were treated with steroid therapy for a mean period of 9.1 days. Perforation and invagination was not observed. Relapse was seen in 9 patients. (mean duration 15th day). There was no nervous system involvement in any patients.
Conclusion: Henoch-Schonlein Purpura is a frequent benign disease of childhood. Complicatios and sequeles are infrequent.2006-01-01T00:00:00ZMultipl meningiomalarda radyolojik bulgular
http://hdl.handle.net/11607/2054
Title: Multipl meningiomalarda radyolojik bulgular
Authors: Arslanoğlu, Atilla; Torun, Fuat; Çırak, Bayram
Abstract: Bu çalısmanın amacı, Recklinghausen hastalıgı dısında nadir görülen Multipl Meningioma'lı (MM) hastaların
BT(BilgisayarlıTomografi) veMRG(Manyetik Rezonans Görüntüleme) bulgularını incelemektir.
Ailesinde Recklinghausen hastalıgı öyküsü olmayan, farklı nörolojik sikayetleri olan toplam 7 kadın hasta (yas
ortalaması: 49.28) çalısmaya dahil edildi. Bu hastaların 7'sine MRG ve ayrıca 1'sine de BT yapıldı.
Lokalizasyon, intensite, kontrastlanma paternleri (dural boyanma) ve çevre dokuya invazyon özellikleri
incelendi.
MM'ların lokalizasyonlarına göre dagılımında; 4 lezyon konveksite düzeyinde, 3 lezyon parasagital alanda, 1
lezyon olfaktor olukda, 1 lezyon tentoryumda ve 1 lezyon da sellar lokalizasyondaydı. MRG'de tüm olgularda T1
agırlıklı sekanslarda hipointens, T2 agırlıklı sekanslarda hiperintens, paramanyetik kontrast madde sonrası
yogun ve homojen kontrast tutulumları (4 olguda dural boyanma) gösteren multipl extra aksiyel kitle lezyonları
izlendi.BTkarakteristikleriMRGile benzer olarak izlendi.
Meningiomalar duramaterden köken alan beynin en yaygın extraaksial tümörleri olup Recklinghausen hastalıgı
dısında multipl olarak çok nadir görülürler. MM patogenezi tam olarak bilinmemekle beraber bizim
çalısmamızda oldugu gibi kadınlarda daha sık görülmesi nedeniyle hormonal faktörlerin etkili olabilecegi iddia
edilmektedir.; The objective of this study is to investigate the Magnetic Resonance Imaging (MRI) and Computerized Tomography (CT) characteristics of multiple meningiomas (MM) which are rarely seen except with Recklinghausen disease.
Seven female patients (average age: 49.28 years) with MM who have no family history of Recklinghausen disease are included in this study. All patients were scanned with MRI and one patient was also scanned with CT. Localization, intensity, contrast pattern (dural enhancement), and invasion characteristics were analyzed.Localizations of the tumors were as follows: 4 lesions in convexity, 3 lesions in parasagittal, 1 lesion in olfactorial groove, 1 lesion in tentorium and 1 lesion in sellar region. Multiple tumors were hypo intense in T1 weighted images, hyper intense in T2 weighted images and homogen contrast pattern (dural tail) in all cases. CT characteristics were similar to MRI.
Meningiomas are the most common extra axial brain tumors which arise from the durameter and rarely seen in multiples except in Recklinghausen disease. Pathogenesis for multiplicity is largely unknown. Because they are mostly seen in females, as ours role of hormonal factors are speculated.2006-01-01T00:00:00Z