DSpace Collection:
http://hdl.handle.net/11607/1791
2024-03-29T07:27:04ZDiyabetli hastalarin öz-bakim gücü ve algiladiklari sosyal desteğin değerlendirilmesi
http://hdl.handle.net/11607/1920
Title: Diyabetli hastalarin öz-bakim gücü ve algiladiklari sosyal desteğin değerlendirilmesi
Authors: Karakurt, Papatya; Aşılar, Rabia Hasanhacıoğlu; Yıldırım, Arzu
Abstract: AMAÇ: Bu araştırma, diyabetli hastaların öz-bakım gücü ve algıladıkları sosyal desteğin değerlendirilmesi
amacıyla yapılmıştır.
GEREÇ ve YÖNTEM: Tanımlayıcı olarak yapılan bu araştırmanin evrenini, Eylül 2008-Mart 2009 tarihleri
arasında Erzincan Devlet Hastanesi B Blok Dahiliye Kliniklerinde tedavi gören tip 1 ve tip 2 diyabetli hastalar,
örneklemini ise araştırmaya katılmaya gönüllü olan, iletişime açık 103 diyabet hastası oluşturmuştur. Veriler,
soru formu, Öz-Bakim Gücü Ölçeği ve Çok Boyutlu Algilanan Sosyal Destek Ölçeği kullanılarak yüz yüze
görüşme yöntemi ile toplanmıştır. Verilerin analizinde yüzdelik, Kruskall Wallis, Mann Whitney-U, t testi ve
Korelasyon Analizi testleri kullanılmıştır.
BULGULAR: Diyabetli hastalarin Öz-Bakim Gücü Ölçeği puan ortalamasi 82.84±19.75, Çok Boyutlu
Algilanan Sosyal Destek Ölçeği toplam puan ortalamasi 45.34±9.93 olarak belirlenmiştir. Hastalarin ekonomik
durumu ile öz-bakim gücü puan ortalamaları, kan şekerini kontrol ettirme durumu ile sosyal destek ölçeğinin
arkadaş alt boyutu puan ortalaması, diyabetin tipi ile aile alt boyutu puan ortalamasi arasındaki fark istatistiksel
olarak anlamlı bulunmuştur. Ayrica Öz-Bakim Gücü Ölçeği ile Çok Boyutlu Algilanan Sosyal Destek Ölçeği'nin
bir alt boyutu olan arkadaştan algılanan sosyal destek puan ortalamaları arasında yapılan korelasyon sonucunda,
arkadaştan algilanan sosyal destek artikça öz-bakim gücü puan ortalamasının anlamlı olacak şekilde arttığı
belirlenmiştir.
SONUÇ: Diyabetli hastalarının bireysel özellikleri de göz önüne alınarak, sosyal ve psikolojik değişikliklere
adaptasyonunu kolaylaştırmak için sosyal destek ve öz-bakım davranışlarını geliştirmeye yönelik
bilgilendirilme yapılmalıdır.; OBJECTIVE: The research was conducted to evaluate the self-care agency and perceived social support in
patients with diabetes mellitus.
MATERIALS and METHODS: The population of this descriptive study consisted of patients with type 1 and 2
diabetes mellitus who received treatment in the Internal Diseases Clinic in Block B of Erzincan Devlet Hastanesi
between September 2008 and March 2009, and the sample included 103 diabetic patients who volunteered to
participate in the study and who were able to communicate. Data were collected by face to face interview
technique, using a questionnaire, the Self-care Agency Scale (SCAS) and the Multidimensional Scale of
Perceived Social Support (MSPSS). Percentage, Kruskal-Wallis test, Mann Whitney-U test, t-test and
Correlation Analysis were used in data analyses.
RESULTS: SCAS score average and MSPSS total score average of diabetes patients were determined as
82.84±19.75 and 45.34±9.93, respectively. There was a statistically significant difference between the patients'
economic status and self-care agency score averages, their status of having their blood sugar checked and the
friends subscale score average of the social support scale, diabetes type and the family subscale score average.
Furthermore, as a result of the correlation between the total score averages of SCAS and MSPSS's subscale of
perceived social support from friends, it was determined that self-care agency score averages increased
significantly with the increase in perceived social support from friends.
CONCLUSION: Taking the individual characteristics of diabetes patients into consideration, these patients
should be informed about social support and self-care agency behaviours in order to facilitate their adaptation to
social and psychological changes.2013-01-01T00:00:00ZTalasemi major'lu hastalarda oral şelatörlerin yaşam kalitesine etkisi
http://hdl.handle.net/11607/1913
Title: Talasemi major'lu hastalarda oral şelatörlerin yaşam kalitesine etkisi
Authors: Uygun, Vedat; Tayfun, Funda; Akcan, Mediha; Karasu, Gülsün; Küpesiz, Alphan; Yeşilipek, Akif
Abstract: AMAÇ: Talasemi major'da yaşam kalitesini düşüren en önemli etkenlerden biri deferoksaminin uzun süreli
subkutan uygulanmasının getirdiği zorluklardır. Bu kesitsel çalışmada, 8-18 yaş arası beta talasemı major'lu okul
çocuklarında oral şelatörlerın yaşam kalitesine etkisi değerlendirilmiştir.
GEREÇ ve YÖNTEM: Aynı merkezde en az 1 yıldır izlemde olan, talasemi major tanısı almış 32 hasta
değerlendirildi. Deferıprone 40-75 mg/kg/g ve deferasıroks 20-40 mg/kg/g dozunda alınırken, deferıpron günde
3 dozda ve deferasıroks sabah tek dozda oral alındı. Yaşam kalıtesı değerlendırmesınde PedsQL anketı hastalara
ve ebeveynlerıne ayrı olarak uygulandı. istatıstıksel değerlendırmede, ıkı gruba aıt nıcel değışkenlerın
karşılaştırılması amacıyla Student's t testı veya Mann-Whıtney U testı kullanılmıştır. istatıstıksel olarak
anlamlılık ıçın p<0.05 kabul edılmıştır.
BULGULAR: Oral şelatör kullanımının, çocukların kendılerıne göre yaşam kalıtesı toplam puanına etkısı
olmamakla beraber ebeveynlere göre deferasıroks alan hastaların deferıprone alanlara göre yaşam kalıtesı puan
ortalamasının anlamlı derecede yüksek olduğu saptandı (p=0.019). Transfüzyon sıklığının artışı, ıstatıstıksel
olarak anlamlı olmasa da, yaşam kalitesini düşürdüğü gözlendı.
SONUÇ: Yaşam boyu tedavı uygulanmasının talasemı majordakı yaşam kalıtesıne etkısı nedenıyle hastalara
olabıldığınce az sıklıkta hastane vızıtı ve tedavı uygulanması gerekmektedır. Çalışmamızda daha az doz
sıklığında uygulanan deferasıroks'un yaşam kalitesini deferıpron'a göre arttırdığı gözlenmiştir.; OBJECTIVE: One of the most important factors which decrease the quality of life of thalassemia major patients
is the discomfort of long term subcutanous administration of deferoxamine. In this cross sectional study, we
analysed the effect of oral chelator usage on quality of life of beta thalassemia major patients who are 8-18 years
old school children.
MATERIALS and METHODS: We studied 32 thalassemia major patients who were under observation for at
least one year at the same center. Deferiprone and deferasirox were used in a dose of 40-75 mg/kg/d thrice daily
and 10-40 mg/kg/d once daily in the morning, respectively. PedsQL was used separately for patients and their
parents to assess the quality of life. Statistical analyses were perfomd to compare the two groups´ quantitative
variables using the Student t-test or Mann-Whitney U test. Statistically signi? cant meant a p-value of less than
0.05.
RESULTS: We determined that oral chelator usage did not affect the overall score of quality of life according to
the self -reports of children, however according to the parents, the patients using deferasirox had significantly
better quality of life than the patients using deferiprone (p=0.019). Higher frequency of transfusion decreased the
quality of life scores, however it was not significant.
CONCLUSION: Because of the major effect of lifelong treatment on quality of life in thalassemia major,
hospital visits and treatments should be in lower frequency. We determined that deferasirox with a lower
frequency of dosage application improved quality of life better than deferiprone in users.2013-01-01T00:00:00ZRetroperitoneal yayılım gösteren lomber spinal schwannoma olgu sunumu
http://hdl.handle.net/11607/1894
Title: Retroperitoneal yayılım gösteren lomber spinal schwannoma olgu sunumu
Authors: Yılmaz, Ali; Çırak, Bayram; Altuğ, Filiz; Soysal, Seyide; Soysal, Mehmet Emin
Abstract: Schwannom periferik sinir kılıfının schwann hücrelerinden köken alan nadir bir tümördür. Genellikle baş, boyun
ve üst extremitelerde yerleşirler. Nadiren de posterior mediasten ve retroperitonda yerleşebilirler. 47 yaşinda
bayan bir hasta rektal dolgunluk hissi ve bel ağrisi yakinmalari ile başvurdu. Yapilan radyolojik incelemeler
sonucu pelvik retroperitoneal yerleşimli solid bir kitle tanisi ile yatirildi. Kadin Hastaliklari ve Doğum Kliniği ile
Nöroşirürji Kliniğinin birlikte yaptiği cerrahi uygulama ile total olarak çikartilan kitlenin histopatolojik
incelemesi Schwannom olarak rapor edildi. Kismi çikartilan destrükte olmuş L5 korpusu nedeniyle lumbosakral
bölge enstrümante edilip stabillendi ve kemik greft ile füzyon yapildi. Postoperatif dönemde sorunu olmayan
hasta takip edilmek üzere taburcu edildi.; SUMMARY
Schwannomas or neurilemmomas are encapsulated tumours arising from the neural sheath of peripheral nerves.
They are usually located in the head and neck or in the upper extremities, but may appear in the posterior
mediastinum and more rarely in the retroperitoneum. A 47 year-old-female complaining of pelvic and lumbar
pain has been admitted with the diagnosis of retroperitoneal pelvic solitary mass after radiologic evaluation. The
mass has been resected totally through an anterior abdominopelvic incision and histopathology evaluation
reported to be the schwannoma. Lumbosacral instrumentation and fusion with bone graft have been performed
following the resection of the mass and destructed L5 vertebrae corpus. Postoperative period went uneventful.2013-01-01T00:00:00ZMitral kapak yetmezliği ile seyreden kardiak miksoma: üç olgunun sunumu
http://hdl.handle.net/11607/1883
Title: Mitral kapak yetmezliği ile seyreden kardiak miksoma: üç olgunun sunumu
Authors: Darçın, Osman Tansel; Ercişli, Murat; Bakalım, Tamer; Baçgel, Feray Funda; İlbey, Abdullatif
Abstract: Kardiak miksomalar, kalbin en sık görülen primer tümörleridir. Genellikle sol atriumda bulunduklarından, çoğu
kez mitral kapağa doğru prolabe olurlar ve çıkarıldıktan sonra bazen rezidüel miral kapak yetmezliğine neden
olabilirler. Bu makalede biz, rezeksiyon sonrası mitral kapak yetmezliği gelişen üç olguyu sunduk. Kliniğe
halsizlik ve efor dispnesi ile gelen üç bayan hastada sol atrial miksoma tespit edildi. Hastalardan birisinde
preoperatif dönemde, diğer ikisinde de rezeksiyondan hemen sonra mitral kapak yetmezliği belirlendi. Bu
patoloji, rezeksiyon sonrasında mitral kapak replasmanı ve tamir yöntemleri ile tedavi edildi. Postoperatif
doppler ekokardiografi takiplerinde herhangi bir rezidüel kapak probleminin olmadığı görüldü. Miksoma
rezeksiyonları sonrasında mitral kapak yetmezliği olası bir problemdir. Bu nedenle, mitral kapak rezeksiyon
sonrasında dikkatlice değerlendirilmelidir. Bu hastalarda yetmezlik primer bir kapak problemi olmadığından,
replasmandan ziyade tamir daha kabul edilebilir bir tedavi yaklaşımıdır.; Cardiac myxoma is the most common primary tumours of heart. Due to common location in left atrium, it may
prolapse to various degrees into the mitral valve orifice and may cause mitral insufficiency after resection. In this
report, we present three patients with cardiac myxoma having mitral valve disease. Left atrial myxoma was
diagnosed in three women suffered from fatigue and exertional dyspnea. Mitral insufficiency was noticed in one
patient preoperatively and in the two other during surgery after tumour excision. Mitral valve repair and
replacement after excision were performed. During follow up period, neither recurrence nor valve problem was
seen on patients by doppler echocardiogaphy. Mitral insufficiency is a potential problem after myxoma excisions
and mitral valve must be examined carefully after resection. Mitral valve repair have to be considered a
reasonable alternative to replacement because insuffiency is not a primary valve lesion in these patients.2013-01-01T00:00:00Z