DSpace Collection:http://hdl.handle.net/11607/24362024-03-28T18:22:34Z2024-03-28T18:22:34ZDeve güreşi mi, deve dövüşü mü?Yılmaz, OrhanErtuğrul, Mehmethttp://hdl.handle.net/11607/25202016-03-16T01:00:56Z2015-01-01T00:00:00ZTitle: Deve güreşi mi, deve dövüşü mü?
Authors: Yılmaz, Orhan; Ertuğrul, Mehmet
Abstract: Deve Türk Tarihi'nde her zaman önemli olmuştur. Türkler tarafından develer geçmişte ulaşım, yük, binek,
savaşma, beslenme ve spor amaçlı kullanılmıştır. 20. yüzyılda başlayan sanayileşme ve modernleşme ile birlikte
develer önemini kaybetmiş ve günümüzde sadece spor ve turizm amaçlı kullanılmaktadır. Türkiye deve
populasyonu 2003 yılında 808 deveye kadar inmiştir. Günümüzde bu rakam 2012 yılı rakamlarına göre 1.135'dir.
Deve populasyonu çoğunlukla Batı Anadolu'da deve güreşleri amacı ile kullanılmaktadır. Deve güreşi
organizasyonları yılda 60-70 yerde develerin kızgınlık sezonunda kış mevsiminde düzenlenmektedir. Güreş
organizasyonları sadece erkekler tarafından değil, fakat bayanlar ve çocuklar tarafından da izlenmektedir. Bu
yönüyle deve güreşleri bir aile sporudur. Türkiye'den farklı olarak develer Afganistan ve Pakistan'da çoğunlukla
havut giydirilmeden ve ağızları bağlanmadan dövüştürülür. Türkiye'de ise develere havut giydirilerek ve ağzıları
bağlanarak güreş yaptırılır.; Camels were always important in Turkish History. In the past camels were used as transport, pack, ride, war, food,
th and sport animal by Turks. After industrialization and modernization since 20 century, camel lost their
importance and nowadays they are only a sport and tourism material in Turkey. Thus the camel population in
Turkey decreased to 808 in 2003. Nowadays the number is 1.315 according to data of 2012. The camel population
is mostly used for camel wrestling events in Western Anatolia. The camel wrestling events are organized about in
60-70 places annually during winter season when camels are in heat season. Wrestling events are followed by not
only men spectators but also women and children. Because of this side, camel wrestling events is a family sport.
Unlike Turkey, camels are fought in Afghanistan and Pakistan sometimes without 'havut' (packsaddle) and
muzzling. In Turkey, camels are not fought buy wrestled by applying havut and muzzling.2015-01-01T00:00:00ZÇiftlik hayvanlarında kas lifi sınıflandırma metotlarıŞen, Uğurhttp://hdl.handle.net/11607/25182016-03-16T01:01:11Z2015-01-01T00:00:00ZTitle: Çiftlik hayvanlarında kas lifi sınıflandırma metotları
Authors: Şen, Uğur
Abstract: Çiftlik hayvanlarında (sığır, koyun, kanatlı ve tavşan) kas lifi özellikleri et kalitesi üzerine anahtar bir rol
oynamaktadır. Lif tiplerinin kas kütlesi içerisindeki oranı etin kalitesini etkileyebilmektedir. Bu sebeple kas
kütlesi içerisindeki liflerin tip ve oranının belirlenmesi et kalitesi açısından önem arz etmektedir. Kas lifi
tiplerinin farklı sınıflandırılma metodları bulunmaktadır. Morfolojik, fizyolojik ve histokimyasal özelliklerine
göre farklılıklar gösteren kas lifi tiplerinin belirlenmesinde histokimyasal ve immunohistokimyasal boyama
teknikleri kullanılmaktadır. En güvenilir ve yaygın olarak kullanılanı histokimyasal boyama tekniğidir. Temel
olarak kas lifleri metabolik (oksidatif veya glikolitik) ve fiziksel (hızlı veya yavaş kasılma) aktivitelerine göre
sınıflandırılmaktadır. Metabolik aktivitenin belirlenmesinde succinatedehidrogenaz (SDH) veya nicotinanide
adenine dinucleotide-tetrazolium reductase (NADH-TR), fizyolojik aktivitenin belirlenmesinde adenozin
trifosfataz (ATPase) veya amylophosphorylase (AP) histokimyasal boyama yöntemleri kullanılır. Bu yöntemlere
göre belirlenen kas lifleri; Kırmızı, beyaz ve ara form; Tip A, Tip B ve Tip C; Tip I, Tip IIA ve Tip IIB-C; α-
Kırmızı, β-Kırmızı ve α-Beyaz; yavaş kasılan oksidatif, hızlı kasılan oksido-glikolitik ve hızlı kasılan glikolitik
kas lifi olmak üzere farklı gruplar içerisinde tanımlanmaktadır. Sonuç olarak etin gevrekliği ve aroması üzerine
etkili olabilen kas lifi özelliklerinin belirlenip sınıflandırılması et kalitesinin belirlenmesi açısından önem arz
etmektedir. Dolayısıyla, bu derlemenin amacı çeşitli histokimyasal boyama teknikleri kullanılarak belirlenen kas
liflerinin sınıflandırılma sistemlerini açıklamaktır.; In farm animals (bovine, ovine, poultry and rabbit), muscle fiber characteristics play a key role in meat quality.
The ratio of muscle fiber types in muscle mass can affect meat quality. For this reason, muscle fiber types and
proportions in muscle tissue are important for determination of meat quality. There are different classification
methods for muscle fibers. To determine the type of muscle fibers which have different morphological,
physiological and histochemical characteristics, histochemical and immunohistochemical staining techniques
are used. The most reliable and widely used method is histochemical staining technique. Basically the muscle
fibers are classified as metabolic (oxidative or glycolytic) and physical (fast or slow contraction) activities.
Succinatedehidrogenaz (SDH) or Nicotinanide adenine dinucleotide-Tetrazolium reductase (NADH-TR)
staining methods are also used to determine metabolic activities. Adenozin trifosfataz (ATPase) or
Amylophosphorylase (AP) staining methods are used to determine physiological activities. Classification based
on this method result in different muscle fiber groups such as; Red, white and intermediate; Type A, B and C; Type
I, IIA and IIB; α-Red, β-Red and α-White; slow-twitch oxidative (SO), fast-twitch oxido-glycolytic (FOG) and
fast twitch glycolytic (FG) muscle fibers. In conclusion the characteristics of muscle fiber that may have effect on
tenderness and flavor of meat are important to determine meat quality. Therefore the purpose of this review is to
explain classification methods by various techniques such as histochemical staining of muscle fibers to reveal the
classified system.2015-01-01T00:00:00ZAydın bölgesinde pamukta toprak üstü ve toprakaltı damla sulama 1 uygulamalarının irdelenmesiÖzdemir, YakupDağdelen, Necdethttp://hdl.handle.net/11607/25172016-03-16T01:00:55Z2015-01-01T00:00:00ZTitle: Aydın bölgesinde pamukta toprak üstü ve toprakaltı damla sulama 1 uygulamalarının irdelenmesi
Authors: Özdemir, Yakup; Dağdelen, Necdet
Abstract: Carmen pamuk çeşiti ile yapılan bu çalışma 2012 yılında, Adnan Menderes Üniversitesi Ziraat Fakültesi
Araştırma ve Uygulama Çiftliği arazilerinde yürütülmüştür. Bu çalışmada, pamukta topraküstü-toprakaltı damla
uygulamalarının ve farklı su düzeylerinin kütlü verimi ile bazı kalite ve agronomik özellikler üzerine etkisi
araştırılmıştır. Araştırma üç tekerrürlü ve iki faktörlü tesadüf blokları deneme desenine göre kurulmuştur.
Denemelerde topraküstü ve toprakaltı uygulamalarında A sınıfı buharlaşma kabından oluşan 8 günlük birikimli
buharlaşmanın % 25 % 50, % 75 ve % 100'ünün karşılandığı üç su düzeyi incelenmiştir. Sonuçta, damla sulama
uygulamaları ve su düzeylerinin kütlü verimini etkilediği, en yüksek verimin topraküstü sistemde yer alan ve tam
sulama suyu uygulanan S parselinden 649.4 kg/da olarak elde edilmiştir. En düşük verim ise 332.3 kg/da 100
toprakaltı damla sulamada T parselinden elde edilmiştir. En yüksek su tüketimi topraküstü sistemde yer alan ve 25
tam su alan S konusundan 705.0 mm olarak elde edilmiştir. Uygulanan sulama konularından elde edilen 100
3
sulama suyu ve su kullanım randımanı değerlerine göre; IWUE değerleri, 1.28-2.32 kg/m ; WUE değerleri ise
3
0.86-0.96 kg/m arasında değişmiştir.; The study with Carmen cotton cultivar has been conducted in the fields of the Research and Application Farm of
Faculty of Agriculture at Adnan Menderes University, during the year of 2012.This research was conducted to
determine the effect of surface-subsurface drip methods and irrigation levels on seed cotton yield and some
quality and agronomic paremeters of cotton in the field conditions. Experiment was set up out in randomized plot
design with two factors and three replications. Trials comprised two drip systems (surface and subsurface) within
each of which four different watering regimes (100, 75, 50 and 25 % of 8 − day cumulative Class-A pan
evaporation) were applied. The results revealed that drip irrigation systems and irrigation levels affected the seed
cotton yield and the highest yield was observed as 649.4 kg/da at full irrigation level of 100 % (S ) of control plot 100
of surface drip system. The lowest yield was observed as 333.2 kg/da from 25 % (T ) treatment of subsurface drip 25
system. Maximum water use was determined in the S treatment as 705.0 mm in the surface drip method. 100
3
Irrigation water use efficiency values were determined as 1.28-2.32 kg/m ; water use efficiency and values were
3
determined as 0.86-0.96 kg/m .2015-01-01T00:00:00ZDüzce yöresi su ve toprak kaynaklarının tarımsal yönden değerlendirilmesiÖzmen, SelçukYıldırım, MerveŞahin, Burhanhttp://hdl.handle.net/11607/25162016-03-16T01:00:53Z2015-01-01T00:00:00ZTitle: Düzce yöresi su ve toprak kaynaklarının tarımsal yönden değerlendirilmesi
Authors: Özmen, Selçuk; Yıldırım, Merve; Şahin, Burhan
Abstract: Düzce yöresindeki su ve toprak kaynakları tarımsal üretim yönünden büyük bir öneme sahiptir. Bununla birlikte,
bu kaynakların bilinçli bir şekilde kullanımı ve yönetimi üzerine yapılan araştırmalar yöredeki üreticiler ve bu
alandaki araştırmacılar için önem taşımaktadır. Bu çalışmada, Düzce yöresi toprak ve su kaynaklarının
korunması ve geliştirilmesine yönelik yapılan araştırmalar tarımsal yönden incelenmiş olup karşılaşılan sorunlar
ve çözümlere yönelik öneriler sunulmuştur.
Araştırma sonucunda, Düzce yöresinin su ve toprak kaynakları bakımından zengin olduğu saptanmıştır. Ancak,
buna alandaki araştırmaların yetersiz olduğu belirlenmiştir. Yörede, sulama suyundan ve toprak işlemeden
kaynaklı sorunların olmadığı, ancak aşırı yağışlı dönemlerde deniz seviyesi düşük olan alanlarda tabansuyunun
artığı gözlenmiştir. Ekonomik getirisi yüksek, fındık ve mısır (silajlık+ dane) bitkileri dışında, çok sayıda
bitkilerin yetiştiriciliği yörede yer almadığı tespit edilmiştir. Buradan, su ve toprak kaynaklarının etkin
yönetimine ilişkin çeşitli araştırmaların yapılmalıdır. Ayrıca, açık alanlarda, ekonomik getirisi yüksek, yöreye
uygun, alternatif bitkilerin yetiştiriciliği için uyum çalışmalarının yapılması önerilebilir.; The soil and water resources in Düzce area have a great importance in terms of agricultural production. In
addition, the researches on the use and management of these resources consciously is important for producers in
this area and researchers in this field. In this study, the researches done with respect to the conservation and
development of soil and water resources in Düzce area were investigated in terms of agricultural; and the
suggestions about the encountered problems and solutions of these problems were presented.
As a result of this study, it was determined that the Düzce region is rich with regards to water and soil resources.
However, it was found that the researches in this area have been insufficient. In this area, there were not problems
due to the irrigation water and soil cultivation, but it was found that water table was increased in the low sea level
places during extreme rainy seasons. Various numbers of plants with high economic returns, except hazelnut and
corn (grain + silage), have not growth in the area. Due to these reasons, more studies should be done concerning
efficient use of water and soil resources. In addition, making the integration studies for alternative plant growing,
which has higher economic return and convenient for this area at the open fields, can be suggested.2015-01-01T00:00:00Z