DSpace Community:http://hdl.handle.net/11607/19312024-03-29T05:52:40Z2024-03-29T05:52:40ZTransrektal prostat biyopsisi uygulanan hastalarda norfloksasin ile profilaksi etkinliğiÖge, ÖmerGemalmaz, HakanKoçak, İzzetÖzeren, BurçinEyigör, MeteErol, Halukhttp://hdl.handle.net/11607/22682016-03-05T01:00:48Z2000-01-01T00:00:00ZTitle: Transrektal prostat biyopsisi uygulanan hastalarda norfloksasin ile profilaksi etkinliği
Authors: Öge, Ömer; Gemalmaz, Hakan; Koçak, İzzet; Özeren, Burçin; Eyigör, Mete; Erol, Haluk
Abstract: Amaç: Transrektal iğne biyopsisi (TRıB) günümüzde prostat kanseri tanısı için standart tanı yöntemidir. Bu
işleme bağlı enfektif komplikasyonların olasılığını azaltmak için çeşitli antibiyotik rejimleri kullanılmaktadır.
Ancak TRıB profilaksisinde standart bir profilaksi rejimi henüz mevcut değildir.
Yöntem: Kliniğimizde TRıB uygulanan 34 olguya işlemden 24 saat önce başlanarak ve 2x400 mg/gün dozunda 1
hafta süreyle norfloksasin profilaksisi uygulandı. TRıB sonrasındaki 48. saat ve 7. günde olmak üzere hastaların
tümünden iki kez idrar kültürü alındı. Bakteriüri >1x105 koloni / ml olarak, febril atak >38.5 C ye ulaşan ateş
olarak kabul edildi.
Bulgular: Febril enfeksiyon oranı %3 ve üriner enfeksiyon oranı %3 olarak kaydedilirken, sepsis olgusuna
rastlanmadı.
Sonuç: TRıB sonrası görülebilecek enfeksiyon komplikasyon oranı küçümsenmeyecek derecededir. Bu gibi
enfektif komplikasyonları engellemek amacıyla değişik maliyette ve genellikle parenteral antibiyotik içeren profilaksi
rejimleri kullanılmaktadır. Norfloksasin ile işlemden 24 saat önce başlanan ve 1 hafta uygulanan profilaksi bu tip
komplikasyonları minimale indirmesi ve düşük maliyeti ile TRıB profilaksisi için iyi bir aday olmaktadır.; Objective: Transrectal needle biopsy is the standard method in the diagnosis of prostate cancer. Various antibiotic
regimens have been used to reduce the complication of infection associated with this procedure. However,
there is no well-established antibiotic regimen for patients undergoing transrectal biopsy of the prostate.
Methods: Thirty-four patients undergoing transrectal biopsies of the prostate received 400 mg of norfloxacin
twice a day starting 24 h before biopsy and continued for 1 week. In 48 hours and 7th day after transrectal needle
biopsy were provided urine culture. Significant bacteriuria was defined as more than 1x105 colony / mL and febrile
attack was accepted as high fever reaching 38.5°C.
Results: Each rates of bacteraemia and urinary tract infection were 3%, and no patient developed sepsis.
Discussion: The development of infection after transrectal biopsy of prostate is not rare. With the purpose of
preventing such complications, intravenous antibiotics in high cost are commonly used. Norfloxacin prophylaxis
for 1 week effectively minimizes such complications and it also has a low cost.2000-01-01T00:00:00ZKronik obstrüktif akciğer hastalığında serum kompleman ve immünglobülin düzeyleriKaradağ, FisunPolatlı, MehmetÇildağ, OrhanAydın, Nerimanhttp://hdl.handle.net/11607/22672016-03-05T01:00:47Z2000-01-01T00:00:00ZTitle: Kronik obstrüktif akciğer hastalığında serum kompleman ve immünglobülin düzeyleri
Authors: Karadağ, Fisun; Polatlı, Mehmet; Çildağ, Orhan; Aydın, Neriman
Abstract: Amaç: Bu çalışmanın amacı kronik obstrüktif akciğer hastalığında (KOAH) serum kompleman ve immünglobülin
düzeylerini ve bunların KOAH alevlenmesi ile ilişkisini araştırmaktır.
Yöntem: Çalışma yaş ortalaması 64±7.59 olan 24 erkek KOAH lı hasta ve 20 sigara içicisi sağlıklı kişiden oluşan
kontrol grubu ile gerçekleştirildi. Solunum fonksiyon testleri Amerikan Toraks Derneği (ATS) kriterlerine göre
Minato AutoPal kuru spirometre ile yapıldı. Serum kompleman ve immünglobülin düzeyleri nephelometrik
teknik ile sabah alınan venöz kan örneğinde çalışıldı. ıstatiksel değerlendirmede Mann-Whitney ve Spearman
correlation coefficients testleri kullanıldı.
Bulgular: 38±27.42 paketyılı sigara öyküsü olan olgular klinik ve laboratuvar bulguları ile stabil veya alevlenme
döneminde olarak değerlendirildi. Olgularda serum C3 düzeyi 126.18±29.70 mg/dl, C4 düzeyi 29.49±8.98 mg/dl,
kontrol grubunda ise sırası ile 125.37±22.22 mg/dl ve 29.12±10.55 mg/dl olarak bulundu. Serum kompleman ve
immünglobülin düzeyleri her iki grupta farklılık göstermedi. Stabil ve alevlenme dönemindeki KOAH lı olgularda
kompleman düzeylerinde fark saptanmadı. IgG düzeyi ile 1.saniye zorlu ekspirasyon volümü (FEV1) arasında
anlamlı negatif korelasyon bulundu (r= -0.4075, p= 0.048).
Tartışma: Sonuç olarak, ağır KOAH lı olgularda serum IgG düzeyinin arttığı, bakılan diğer parametreler açısından
ise KOAH grubu ile kontrol grubu arasında farklılık olmadığı saptanmıştır. Serum kompleman düzeyi ölçümünün
KOAH alevlenmesi göstergesi olarak, ya da hastalığın ağırlık derecesini saptamakta yararlı olmadığını düşünüyoruz.; Aim: The aim of this study is to investigate the serum level of complements and immunoglobulins in chronic
obstructive pulmonary disease (COPD) and their correlation with COPD exacerbations.
Methods: The study was performed with 24 male COPD patients (mean age 64±7.59) and 20 healthy smokers
as the control group. Pulmonary function tests were done with Minato AutoPal dry spirometry according to
American Thoracic Society (ATS) criteria. Serum complement and immunglobulin levels were determined with
the nephelometric technique in morning venous blood sample. Statistical analyses were performed with Mann-
Whitney and Spearman correlation coefficient tests.
Results: Patients having 38±27.42 pack-years smoking history were evaluated with clinical and laboratory
findings for exacerbation of COPD. Mean serum C3 level was 126.18±29.70 mg/dl and C4 was 29.49±8.98 mg/
dl in COPD patients whereas they were 125.37±22.22 mg/dl and 29.12±10.55 mg/dl respectively in the control
group. Serum complement and Ig levels were similar in both groups. Complement levels were not different in the
stable period and acute exacerbation of COPD. There was significant negative correlation between IgG and forced
expiratory volume in one second (FEV1) (r= -0.4075, p= 0.048).
Discussion: As a result, while an increased serum IgG level was found in severe COPD patients, there was no
difference between COPD and healthy subjects with regards to other study parameters. We conclude that serum
complement level is not useful either in determining COPD severity, or as a marker of COPD exacerbation.2000-01-01T00:00:00ZAydın'da zamanında ve prematüre doğan bebeklerin ağırlık, boy, baş çevresi ölçümleri ve ponderal indeksleriTürkmen, MünevverAydoğan, Ferrinİnan, GültenSönmez, FerahÖztürk, Alihttp://hdl.handle.net/11607/22662016-03-05T01:00:47Z2000-01-01T00:00:00ZTitle: Aydın'da zamanında ve prematüre doğan bebeklerin ağırlık, boy, baş çevresi ölçümleri ve ponderal indeksleri
Authors: Türkmen, Münevver; Aydoğan, Ferrin; İnan, Gülten; Sönmez, Ferah; Öztürk, Ali
Abstract: Amaç:Çocukların ağırlık, boy ve baş çevrelerinin ölçümleri büyümenin izlenmesi ve beslenme durumlarını göstermesi
açısından doğumdan başlayarak uygulanan yararlı bir yöntemdir. Bu çalışmada bebeklerin doğum ağırlığı, boy
uzunluğu ve baş çevresinin saptanması, persentil tablosunun oluşturulması, gerek term gerekse preterm bebeklerin
fetal malnütrisyon sıklığının belirlenmesi amaçlanmıştır.
Gereç ve Yöntem:Çalışma 30 Kasım 1998 ile 30 Eylül 1999 tarihleri arasında Aydın Doğum Evi nde ve Adnan
Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Doğum Kliniği nde doğan 1060 bebek üzerinde yapılmıştır.
Bulgular:Bu bebeklerin %48 i kız, %52 si erkek, %89 u term, %11 i pretermdi. Ağırlık, boy, baş çevresi ve
ponderal indeks için aritmetik ortalama ±standart sapma (SD) term bebeklerde sırasıyla 3316±446 gr, 49.9±1.7
cm, 34.6±2.4 cm ve 2.66±0.28; preterm bebeklerde ise 2370±522 gr, 45.8±5.5 cm, 32.4±2.4 cm, 2.44±0.36
bulundu. Term bebeklerde ortalama ağırlık, boy, baş çevresi değerleri erkeklerde kızlara göre fazla bulundu
(sırasıyla p<0.05, p<0.01, p<0.001).
Term bebeklerin %14.4 ünde, preterm bebeklerin %10.8 inde fetal malnütrisyon tespit edildi.
Sonuç:Bu sonuçların, bebeklerin intrauterin beslenme durumu açısından bölgemizin genel özelliklerini yansıttığı
kanısındayız.; Aims: The aim of this study was to demonstrate the birth weight, height, head circumference and ponderal index
of full term and preterm infants born in Aydýn.
Methods:This study was performed on 554 male and 506 female infants who were born at the Aydýn Maternity
Hospital and the Department of Gynecology and Obstetrics, Adnan Menderes University, Faculty of Medicine
between November 1998 and September 1999. Nine hundred forty five of these infants were full-term, 115 were
preterm.
Results:The arithmetic means±standard deviation (SD) of weight, height, head circumference and ponderal
index was found to be 3316±446 gr, 49.9±1.7 cm, 34.6±2.4 cm and 2.66±0.28 , respectively, for the term babies,
and 2370±522 gr, 45.8±5.5 cm, 32.4±2.4 cm, 2.44±0.36, respectively, for the preterm babies.
Conclusion:The mean birth weight, height, head circumference and ponderal index of males were higher than
those of females in full term infants (p<0.05, p<0.01, p<0.001, respectively). According to the ponderal index
evaluation, 14.4% of the full-term infants and 10.8% of the preterm infants were in fetal malnutrition group.2000-01-01T00:00:00ZKan kardiyoplejisine diltiazem eklenmesinin miyokard korunmasındaki yeriÇümen, BülentDişçigil, BerentBadak, İsmailGürcün, UğurBoğa, MehmetÖzkısacık, Erdem AliÖzbaran, MustafaBuket, SuatBilkay, Önolhttp://hdl.handle.net/11607/22652016-03-05T01:00:47Z2000-01-01T00:00:00ZTitle: Kan kardiyoplejisine diltiazem eklenmesinin miyokard korunmasındaki yeri
Authors: Çümen, Bülent; Dişçigil, Berent; Badak, İsmail; Gürcün, Uğur; Boğa, Mehmet; Özkısacık, Erdem Ali; Özbaran, Mustafa; Buket, Suat; Bilkay, Önol
Abstract: Amaç: Bu çalıışmanın amacı Ca++ antagonisti olan diltiazemin kardiyoplejik solüsyona eklenmesinin myokard
korunmasındaki etkilerinin araıştırılmasıdır.
Yöntem: Aortakoroner bypass operasyonu uygulanan 30 elektif hasta, kontrol ve çalıışma grubu olarak 15 er
kiışilik 2 gruba ayrıldı. Kontrol grubunda yaış ortalaması (56.8±10.11), çalıışma grubunda ise (60.20±10.44) idi.
Her iki grup arasında koroner lezyon, X- klemp, Kardiyopulmoner bypass (CPB) süreleri açısından fark
saptanmadı. Kardiyopleji iki gruba da antegrad yoldan verildi. Hemodinamik ölçümler ve enzim tayinleri CPB
öncesi ve sonrasında ayrı ayrı değerlendirildi.
Bulgular: Kardiyoplejik solüsyona eklenen diltiazem ile hemodinamik parametrelerden CO ve CI deki 1. ve 6.
saatlerdeki düışük bulundu(p<0,05).Buna rağmen, stroke volüm indeks ve sol ventriküler stroke work indeks de
değiışiklik saptanmadı. CPK-MB düzeylerinde 6.- 12. ve 24. saatlerde diltiazem verilen grupta anlamlı düışme
saptanmııştır(p<0,05). ıki grup arasında hastaların hemodinamisinde klinik olarak fark gözlenmemiıştir.
Sonuç: Bu bulgular, kardiyoplejik solüsyona eklenen diltiazem ile hemodinamik parametrelerde bozulma olmadığı
ve CPK-MB düzeylerinde anlamlı düışme saptanmıış olması, kalsiyum antagonistlerinden diltiazemin kardiyoplejik
solüsyona eklenmesinin miyokardial koruma ve reperfüzyon hasarını önlemede önemli katkısı bulunduğunu
göstermektedir.; Objective: The aim of this prospective study was to demonstrate the effect of diltiazem, a calcium channel
blocker, as an additive to cardioplegic solution in myocardial protection.
Methods: Thirty patients who underwent coronary artery bypass grafting on an elective basis were divided into
two groups: control group and diltiazem group (n=15, each). Diltiazem was added to the blood cardioplegic
solution in the diltiazem group. Mean age was 56.8+10.11 years in the control group and 60.20+10.44 in the
diltiazem group. There was no difference in the extent of coronary artery disease, cross-clamp time, cardiopulmonary
bypass (CPB) time between the two groups. Cardioplegic solution was delivered antegradely. Hemodynamics
and blood enzyme levels were measured before and following CPB.
Results: In the diltiazem group, cardiac output and cardiac index was found to be lower in postoperative 1st and
6th hours (p<0.05). However, there was no difference in stroke volume index and left ventricular stroke work
index values. Blood creatine kinase MB (CK-MB) isoenzyme levels were found to be lower in the diltiazem
group in 6th, 12th, and 24th hours postoperatively (p<0.05). Patient hemodynamics did not differ clinically in
either group.
Conclusion: These results demonstrate the beneficial effects of diltiazem addition to blood cardioplegic solution
on myocardial protection as evidenced by lower levels of CK-MB in the postoperative period.2000-01-01T00:00:00Z