DSpace Collection:http://hdl.handle.net/11607/18382024-03-28T15:26:38Z2024-03-28T15:26:38ZAmiloid guatr: olgu sunumuMeteoğlu, İbrahimTurhan, HicranÇevikel, Hakanhttp://hdl.handle.net/11607/21522016-02-27T01:00:52Z2008-01-01T00:00:00ZTitle: Amiloid guatr: olgu sunumu
Authors: Meteoğlu, İbrahim; Turhan, Hicran; Çevikel, Hakan
Abstract: Amiloidoz vücuttaki birçok organ ve dokuda amorf, proteinöz materyal birikimi ile karakterize etyolojisi
bilinmeyen bir hastalıktır. Amiloid guatr tiroid dokusunun yogun amiloid birikimi sonucu ortaya çıkan oldukça
nadir gözlenen bir durumdur. Amiloid guatr primer ve sekonder sistemik amiloidozla birliktelik göstermekte,
daha sıklıkla sekonder sistemik amiloidozla birlikte görülmektedir. Bu durum diger guatr tiplerinden ve malign
durumlardan ayırt edilmelidir. Amiloidoz varlıgı bilinen olgularda bile klinik olarak tanı nadiren öngörülebilir.
Kitle etkisine baglı semptomların giderilmesinde ve tanı konulmasında cerrahi müdahale gereklidir. Burada hızlı
büyüyen guatrı bulunan 21 yasında bir kadın hasta sunuyoruz. Olgunun tiroidektomi materyalinin histolojik
incelemesinde amiloid guatr için tanısal olan ekstrasellüler amiloid birikimi saptanmıstır.; Amyloidosis is a disease of unknown etiology characterized by the accumulation of an amorphous, proteinaceous
material in various organs and tissues of the body.Amyloid goitre is an exceedingly rare pathology due to massive
amyloid infiltration of thyroid tissue. Amyloid goitre occurs in association with both primary and secondary
systemic amyloidosis, more commonly in the latter. This condition has to be distinguished from other types of
goitre and malignancy. The diagnosis is rarely suggested clinically even in the presence of known amyloidosis.
Surgical intervention is necessary to relieve the symptoms of neck mass and establish a diagnosis.We present the
case of a 21year old female patient who presented with a rapidly enlarging goitre. Histologic examination of the
thyroidectomy specimen showed extracellular deposits of amyloid diagnostic of amyloid goitre.2008-01-01T00:00:00ZNadir bır akut batın sebebi : benign kistik mezotelyomaYüzbaşıoğlu, Mehmet FatihÇıralık, HarunKızıldağ, Betülhttp://hdl.handle.net/11607/21512016-02-27T01:00:52Z2008-01-01T00:00:00ZTitle: Nadir bır akut batın sebebi : benign kistik mezotelyoma
Authors: Yüzbaşıoğlu, Mehmet Fatih; Çıralık, Harun; Kızıldağ, Betül
Abstract: Plevra ve periton yüzeyinden gelisen benign kistik mezotelyoma (BCM) ender rastlanan, daha çok kadınlarda
görülen bir tümör olarak bilinmektedir. Hastaların öyküsünde çogunlukla cerrahi bir girisim bulunmakta,
patogenez ve prognozu konusunda farklı tezler savunulmaktadır. Hastanemize karın agrısı, istahsızlık, bulantı ve
kusma yakınmasıyla basvuran erkek hastada periton boslugundaki kistik kitle, histopatolojik, histokimyasal ve
immünohistokimyasal özellikleriyle “Selim kistik peritoneal mezotelyoma” olarak degerlendirilmistir. BCM'nin
tanısı laparaskopik olarak konulmustur ve tedavisi gerçeklestirilmistir.
Literatür gözden geçirilerek, hastalıgın patogenez, ayırıcı tanı ve prognozu irdelenmis, ender rastlanması,
olgunun erkek olması yanında, peritonda yerlesimli habis ve selim tümöral kitlelerden ayırd edilmesindeki önemi
nedeniyle sunulmustur.; Benign cystic mesothelioma, arising from the peritoneal surfaces is a rare tumor, seen particularly in women.
Most of the patients have an abdominal operation in their history. There are different thesis on its pathogenesis
and prognosis. Cystic mass in peritoneal space in a man, suffering from abdominal pain, lack of appetite, nausea
and emesis is interpreted as “Multicystic peritoneal mesothelioma” according to its histopathologic,
histochemical and immunohistochemical properties. We diagnosed the benign cystic mesothelioma with
laparoscopy and treated it with laparascopic approach.
Literature is reviewed, pathogenesis, differential diagnosis and prognosis of the lesion is discussed. The case is
found worthy to be reported as it is a rare tumor and the patient is male. Its importance in the differential diagnosis
of the other benign or malign tumors of peritoneum is emphasized.2008-01-01T00:00:00ZBazal ganglionlarda bilateral intraserebral hemoraji:bir olgu sunumuGül, Sebahat CanpolatCoşkun, ÖzlemTunç, TuğbaKocatürk, Özcanhttp://hdl.handle.net/11607/21502016-02-27T01:00:49Z2008-01-01T00:00:00ZTitle: Bazal ganglionlarda bilateral intraserebral hemoraji:bir olgu sunumu
Authors: Gül, Sebahat Canpolat; Coşkun, Özlem; Tunç, Tuğba; Kocatürk, Özcan
Abstract: Serebral kanamanın en sık gözlendigi bölgeler putamen, temporal lob, parietal lob veya frontal lobların santral
maddesi, thalamus, serebllar hemisfer ve beyin sapında ponstur. Bazal ganglionlar hipertansiyona baglı
intraserebral hemorajinin (ISH) en yaygın gözlendigi bölgedir. Etyolojisinde hipertansiyon, vasküler anomaliler,
vaskülopatiler, hematolojik bozukluklar, tümörler, antikoagülanlar, ilaçlar rol oynar. Bilateral intraserebral
hemoraji (BIH) gelisiminde hipertansiyondan baska metanol intoksikasyonu, etilen glikol intoksikasyonu,
neonatal asfiksi, migren ve hiperglisemik hiperosmolar koma ile iliskili vakalar da bildirilmistir. Hipertansiyona
baglı olarak bilateral bazal ganglion kanaması az rastlanılan bir tablodur. Bu olgu sunumunda, sol hemiparezisi
olan, risk faktörü olarak hipertansiyon ve diabeti bulunan ve hipertansiyona baglı bilateral intraserebral hemoraji
gelisen bir hastadan bahsedecegiz.; Cerebral hemorrhages are mainly seen in the area of the central matter of putamen, temporal lobe, parietal lobe or
frontal lobe, thalamus, cerebellar hemisphere and pons in the brainstem. Hypertension related intracranial
hemorrhages are most commonly seen in basal ganglia. The etiology of the hemorrhages are hypertension,
vascular anomalies, vasculopaties, hematological disease, tumors, anticoagulant drugs. Besides hypertension,
methanol or ethylene glycol intoxication, neonatal asphyxia, migraine and hyperglycemic hyperosmolar coma
are also related with this condition. In this case report we discuss a patient with hypertension and diabetes mellitus
who developed bilateral intracerebral hemorrhages of the basal ganglia.2008-01-01T00:00:00ZBilateral eksternal juguler ven anevrizmasıYıldız, SeldaÖkten, SarperÖlçer, Tülayhttp://hdl.handle.net/11607/21452016-02-27T01:00:49Z2008-01-01T00:00:00ZTitle: Bilateral eksternal juguler ven anevrizması
Authors: Yıldız, Selda; Ökten, Sarper; Ölçer, Tülay
Abstract: Eskiden sporadik olarak literatürde yer bulurken bugün laringeal ve servikal cerrahideki ve invaziv olmayan
tanısal görüntüleme metodlarındaki gelismeler ile daha sık izlenir olan juguler ve servikal venöz sistemin
flebektazisi terimi venin izole sakküler veya fuziform dilatasyonunu tanımlamaktadır Etyolojisinde venin
anatomik anomalisi, kompresyonu, superiör mediastinal radyasyon, travma, idiopatik veya ven duvarındaki
konjenital yapısal defektlerin sorumlu olabilecegi düsünülmektedir. Genellikle çocuklarda izlenmekle beraber
eriskinlerde de görülebilecegi bildirilmistir. Sagda daha sık izlenmekle birlikte bizim olgumuzda oldugu gibi
nadiren bilateralde görülebilmektedir. Bu yazıda juguler venlerin dilatasyonu için predispozan faktörlere sahip
olan ancak bu dilatasyonun belirgin olarak eksternal juguler venlerde anevrizmatik genisleme seklinde kendini
gösterdigi eriskin bir hasta juguler venöz dilatasyona örnek olarak sunulmustur.; As a rare anomaly, jugular venous phelebectasia (JVF) identifies fuzzy form dilatation or isolated saccular
aneurisms of the jugular vein. Seen sporadicaly in the past, this anomaly has been more commonly reported
recently. The various etiological factors of JVF include anatomical anomaly or compression of the vein, superior
mediastinal radiation, trauma, idiopatic or congenital structural defects of the vein wall. More frequently seen in
children, it may rarely be seen in adults. It is usually seen in right side, but it can be bilateral as in our case.We
present an adult patient with bilateral JVF who had predisposing factors and showed aneurismatic expansion in
external jugular veins.2008-01-01T00:00:00Z